Doğada Prizma Yok

Eski yapılara bakıyorum.Keskin köşesi olan az.. Doğaya bakıyorum köşeli bir bitki, oluşum vb yok gibi.Yeni yapılara bakıyorum hep köşeli keskin hatlar.prizma şeklinde binalar yapılar ,pencereler,kapılar.Bu doğallıktan uzak bir durum.Mutlak sakıncaları vardır diye tahmin ediyorum.Çünkü doğayla uyumlu olmayan herşey yaşamdan kopuk ve zarar verir gibi geliyor bana.Teknoloji ile fiziki gücü artan insan kolaya kaçıyor sanki.Hızlı üretim teknolojileri,kalıplar,baskılar.Ucuza mal etme isteği estetikten de uzaklaştırıyor.

Ersoyca

Bana estetik gelen bir yapı.
İstanbul Kadıköy

ANLAM ARAMA!…YAŞA!

Düşünüyorum bazen.Kimi neden seviyorum.Bazen davranış ve duruşun güzelliği ,bazen sadece ve sadece nedensiz.Bakıyorsun bir varlığa…. Deniz kıyısında bir taş..
Gökyüzünde kuş,. Yolda yürürken gördüğün bir çocuk ….Güzel bir insan. Bir gülümseme.. Bir bakış. Bir cümle. Günlük rutinde rastlantı ile tanıdığın biri… Bir çiçek. .Bir anda sarıveriyor duygularımı. İyi geliyor ruhuma. Buna sevgi diyorum ben . Böyle olunca uzak yakın mesafe onun yaşamı çevresi yokmuş gibi.O an için de olsa sadece Dünya ya ve size aitmiş gibi hissediyorsun.Rüyaya benziyor o an.Onu daha çok görmek istiyorum, daha kolay anlıyor, kusuru görmezden geliniyor,kolay af ediyor, bazen kızamıyorsun bile..Bu durumlar aklı ve mantığı geri plana itiyor..Bir çiçek, balkonunda öten bir kuş, güzel bir manzara,insan….sevilip duyguların içinden geçip gidiyor.Kimisi unutulup gidiyor…Kimisi seninle yaşamaya devam ediyor.. Birlikte geçirilen bir dakika yı ilâç niyetine reçeteye yazdiriyorsun..

Anlam aramak gereksiz,yaşamak ve yaşanan anın içinde olmak iyi geliyor.Yaşa gitsin ..

Ersoyca..

CAN CANA OLURSA EVET..

İnsan tanımak bir süreç.Yeni tanıdığın birini seviyorsun. O kişiye gönül kapılarımı açmak güzel..Fakat ayrıntılar önemli yol çiziyor bende.Konustuklarımdan farklı anlamlar çıkarsa,esprimden alınganlık olursa sözlerimi seçerek konuşmak zorunda kalırsam ya da bazı bakış açıları uymazsa ben devam edemiyorum.

İlişki can cana olmalı.Konusulan konuştuğum gibi anlaşılmalı.Bugün şu güzel olmuş demişsem o kadar anlaşılmalı isterim.Bundan dün yaptığın kötüydü anlamı çıkaran olursa yapamam.Giydiğin çok yakışmış dersem daha önce değil miydi?vs gelemem.O an için söylenen den o anı anlamalı iletişimde insan.Bir konuda bir espri yapılır gülünür geçilir.O bir hayat felsefesi değildir.

Ya da bir özelliği beğenmedim söyledim.Bu seni kötü görüyorum değer vermiyorum anlamı taşimamalı bence.Ersoy benim şu özelliğimi sevmiyor denmeli istiyorum.Cok sevdiğim değer verdiğim insanlara acımasız eleştiri getirebilirim.Kızıyor küsüyor.Alinganlik gösteriyor.O zaman keseceksin yakınlığı.Ben doğru bildiğimi saygı çerçevesinde söylerim..

Bir iletişim durumumda bir konu konuşulurken ben karsimdakinin yaşına,mesleğine,cinsiyetine vb önem vermem.Bir iletişimimiz, arkadaşlık ortamımız varsa eşitiz demektir.Beni kimse kücümseyemez.Kimseyi de kendimden aşağıda görmem.Muhatap alıp konuştuğum insanı kendimle eşit görürüm.5 yaşındaki çocukla dahi konuşurken eşitiz.

Saygı ayrı bir konudur.Saygı önce büyük olan tarafından gösterilmelidir.Kücük olan belki hata yapabilir, öğrenecek.

İletişim,arkadaşlık ve söyleşide beni şöyle gör,benim için busun, ben seni şöyle görüyorum u ,sen beni böyle say, böyle gör baştan kural koyuş.Bir yakınlıkta kural olmaz bana göre zaman, şartlar bir yere götürür.İstemiyorsan uzak olmak herkesin en doğal hakkıdır.

Saygı anlayış kabulleniş evet ama yanlış anlama alınganlık küsme yoktan kırılma bunları hayatımda istemiyorum.

O şunu söylersem kırılır,bu bunu dersem yanlış anlar,espri yaparsam üzülür vb işler istemiyorum.

Beni yok sayabilirler,ilişki, arkadaşlık, yakınlık istemeyebilir insanlar.Ve hatta sevmeyebilir.Bunlar normal olağan hayat akışı.Buna saygı duyar ve çekilirim.Ergenlik tripleri istemiyorum.Birini sevsemde, saygı duysam da yokum.

Huzurlu bir iletişim istiyorum ya da ben yokum.

Bu sebeple arkadaşım az dostum birkaçı geçmez.Bu benim tercihim.

Can cana, içten ve eşit olunursa arkadaşlığa dostluğa herşeye varım.. Bunun dışında tanısali iki yılı geçmiş hâlâ sizli bizliyse.. burada arkadaşlık dostluk ve içtenlikten çok resmiyet vardır.Ben resmiyetin cenazesini çoktan kaldırdım.Ben can cana dostluk arkadaşlık isterim.Yoksa yokum.

Ben resmî kurum değilim.Ben kimseye kimse bana mecbur değil.Selam merhaba hoşçakal da var.

Ersoyca…

DEĞİŞİM BELKİ..

Hayat çok kısa zamanda müthiş değişiklikler gösterir.Bir kaç gün önceki hayat ve insan aynı olmayabilir.Arasinda uçurum olabilir.İnsan çok hızlı yön değiştirebilen bir varlıktır.

Ummadığın yerden darbe yiyebilir, şokunu atlatamadan ummadığın yerden iyilik görebilirsin.

Bu tuhaf oluşumlar insanın duygu dünyasını dolayısıyla da düşünce ve anlayışını değiştirebilir.

Bu nedenle insana iyi veya kötü dememek,sadece bir konuda yaptığı davranışı değerlendirmek gerekiyor.

X bana bugün iyilik yaptı.X iyidir demek beklenti yaratır.Yarın iyilik yapamazsa x değişti dersiniz.Oysa değişen X değil kosullardir.X in belki iyilik yapacak gücü kalmamıştır.Peki siz X e sordunuz mu bir ihtiyacı olup olmadığını? Genellikle sorulmaz.X den hep İyi şeyler beklenmelidir.Öyle işimize gelir..

İnsanı,hayatı ve koşulları hep aynı kalacak sanmak yanılgıdır.Genellemeler yapmak ta yanıltır.İnsani olayları o anın koşullarına göre değerlendirmek daha uygun olur diye düşünüyorum.

Sizinle çok iyi arkadaş kardeş baba vb nın koşullar değişince farklı davranabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.

Fakat o benim biricik X imdi.Ondan beklemezdim.. Yanılıyorsun..

Koşullar çıkarlar değişince insan değişebiliyor

Umarım sizin X iniz hep aynı kalsın.Hic hayalkırıklığı yaşamayın dilerim.

Benim yazdığım milyonda bir olsa da,ender görülen bir”doğa olayı”olsa da bir kenarda dursun lütfen.

Siz derseniz ki X ne yaparsa yapsın.Kabülüm.Canınız sağ olsun.Benim ki”BİR DOST”notu..😀

E.Selki

BİR YER

Azıcık yüksekte bir yuva olsun

Penceresi

Denizdeki yakomozları gören

Açınca iyot ve deniz kokusunu

İçine çeken

Denize inen sokağın sonunda olsun

Akşamüstü serinliğinde

O sokaktan

Limana inelim

Bir tarafı deniz koksun

Öbür yanı

Begonvil çiçekleri fısıldaşsın

Uzaktan bir deniz feneri  görünsün.

Yolun ucunda .

Denizde son bulsun yürüyüşümüz.

Kuma değsin ayaklarımız

Sessiz bir göğün altında

Ay ışığında oturup..

Susarak  konuşalım.

Uzaklardan bir kayığın sesi mırıldansın

Sen bir şarkı uydur kendince

Ben bir yıldız tutayım kendimce.

Deniz kendi fısıltısını sunsun

Sabahın ilk ışıklarında..

Oradan

Ve yeniden başlasın hayat.

E.SELKİ

BİR DÜNYA İSTİYORUM

Senin çocuk benim çocuğumun defterini yırtarsa “terbiye verilmemiş”olsun….Benimki yaparsa “bunlar çocuk,olur öyle şeyler biz size daha iyisini alırız”olsun.

Ben komşunun bahçesine girersem “komşunun göz hakkı”olsun.Fakat komşunun tavuğu benim bahçeye girerse “talan “olsun.

Sen benim şehrime,ülkeme girersen barbarlık,istila emperyalizm olsun..Ama ben senin şehrini alırsam fetih olsun ülkene girersem huzur ve barış getirmiş olayım.

Sonra hep birlikte toplanıp “ikiyüzlülüğe,riyakarliğa”lânet bildirisi yayınlayalım.

Çok mu şey istiyorum? Ama yüzlerce yıldır bu böyle.Sahne önü pırıl pırıl,arkası korkunç bir dehliz..

Olsun işimize nasıl gelirse öyle anlarız gözümüzle..

Akıl kullanıp onu mu yoracağiz?O hep nadasta kalsın.Belki gerçek ve bozulmamış bir tohum bulunur dikmek ve ekmek için..

E.S

UZAKLIK

Genel olarak yalancı,düzenbaz,genel ahlak dışında davranan  vs insanlardan uzak durulur.                    

Genel bilinen şeylerdir.

Bir de kişi özellikleri var uzak durduğum mesafe koyduğum.

Bir kişi işini ihmal ediyor bu onda alışkanlıksa sevmem.Yaşamını sağladığı işine ihanet eden başka şeylere de eder ..

Herkesle can ciğer samimi pozlarda olup uzaklaştıkları an arkadan ağız dudak büken tipler.Az sonra senin için yapacaktır..

Para işlerini sürekli konuşan

Lafı döndürüp dolaştırıp yaptığı bir iyiliğe getiren.

Herkesin bir kusurunu açığını bulma peşinde olan.

Samimi görünüp ihtiyacınız olduğunda ortada görünmeyen

Tüm dertlerini anlatıp, sen bir şey anlatınca ilgi göstermeyen

İsrarcı,sırnaşık ,sarılan,ilgisi yokken öpen vs

Veeeeee.. el şakası yapandan uzak dururum.

Çokçası selamı dahi keserim.

Bir defa kandırılabilirim.İkincisine izin verirsem kendime inancımı yitiririm..

Sınırlarım bunlar.En yakın aile bağım olsa bile..

Örneğin annem,Kişiler yanındayken canım kuzum ayrıldıkları an kötü yanları ..Annem de olsa bunu yüzüne defalarca söyledim.Benim için de bunu yaptığını bildiğimi aktardım değişmiyor .Ona bu konuda inancımı yitirdim.Annem olduğu için saygılıyım fakat sözlerine inanmam zor..Ortam yumuşatmak gerilim azaltmak vb nedenlerle laf üretebiliyor ..

Böyle olduğu için etrafımda insan çok az ve ben bundan çok memnunum..Çünkü ben insan değil güzel davranış seviyorum..Seçemediğim de çaresiz olsam da ..Seçimlerim nettir.Ayrıca yalnızlığa bayılırım..

Ersoy ca ®..

HİÇ GİBİ…

Herkesten her şeyi beklemek, Fakat hiç kimseden hiçbir şey beklememek..

Beni her koşulda ayakta tutan kendi gerçeğim..

Denilebilir ki herkes mi kötü.Olmayabilir.Ben ihtiyacım olduğunda yanımda kimse olmadı.Anam babam dahil.Uzun hikayeler.Herkes zoru görünce bir bahane bulur rutinine veya konfor alanına sığınır.

İhtiyaç duyduğumda benim için iyi olacak adımlara kapılar kapandı.Diller lal oldu.

Bu benim gerçeğim.Her insan farklı öyküye sahip..

Unutulmaması gereken tek bir noktayı anımsatmak isterim,belki bir kişinin işine yarar, boşluğa düşmez.

Çıkar ilişkileri olduğu zaman ailem benim her koşulda iyiliğimi ister. SANMAYIN.

Umuyor ve diliyorum ki sizin öykünüzde böyle olmaz,olmasın..Bir kenarda da dursun..Ne olur ne olmaz.Yaşamın sürprizleri bitmez.

Umarım bu yazı sizler için komik aptalca saçmalayan birinin sözleri olsun yaşamınızda.

Biz de böyle ama kimsede böyle olmasın.Yazılanlara dil çıkarın dilerim.

E.Selki

BİR SOR BAKALIM..NİYE?

Yaşam ters bir döngüye sahip.Gençken fiziki diriliğinizle bir çok olayı atlatırken,yaş aldıkça fiziksel özellikler zayıflıyor ve fakat aklınız deneyimleriniz gelişiyor.Maalesef ikisini bir araya getirmek mümkün değil.

Bugünkü aklınızla şunu şunu yapmazdım ya da şöyle yapardım deniyor ama artık çok geç..

Şimdiki yaşta ise korkutucu boyutta bir insanı, ortamı hemen röntgen gibi tarıyor arızalarını saptayıp kendini korumaya almaya çalışıyorsun.

Birinin gülümsemesinin ne tür olduğunu,çocuğun davranışından ailenin durumunu, hangi sözün içine ne gizlenmiş olduğunu biliyorsunuz.

Fiziğinizin yetmediği durumda aklınız deneyiminiz yaşam kalitenize katkı sağlıyor.

Duygular da tepetaklak oluyor.Gençken bir arkadaşınız için aileniz  bir söz söylese ailenizi karşınıza alıp arkadaş vb savunmalar yaparsınız ya..Buna kimsenin değmediğini anlıyorsunuz.

Bunun gibi nice bakış değişiyor.Röntgen cihazı gibi içinden geçiyorsunuz insanın..İyi mi kötü mü bilmiyorum ama insan korunma içgüdüsü ile donanımlı doğarmış bu da öyle sanırım.Bilgi bilim değil.Benim görüşüm.

Bir kişinin yüzündeki gülümsemenin ne zamana ait olduğunu anlayabiliyorum.Test ettim.Beden yapısından konuşma tarzından kullandığı kelimelerden ne olduğunu ne sakladığını anlama boyutuna geçiyorsun.

Ben biraz da meraklı olduğum için beden dili ,psikoloji ,davranış bilimleri ile ilgili vb araştırıyorum.

Bazen karşındaki insanı çözüp yalanları dinlemek poz olduğunu bildiğiniz davranışlar sergilemesine katlanmak zorunda kalıyorsam da ..Hoşuma gidiyor.

Bu yazıyı okuyan genç kardeşlerim naçizane derim ki:

Deneyimine bilgisine birikimine güvendiğiniz yaş almış fakat fikirleri yaşlanmamış kişilerin fikirlerini alın.Gerekirse kullanmayın.Bi sorun dinleyin.

Telefonunu çıkar, eskiden şu alet mi vardı diyenlere değil.Metaverse ü merak edenlere..

Selam ve sevgiyle….

ERSOY