Bazı şehirler bazı yönlerden digerlerine göre daha çok özelliklere sahiptir.Fethiye bir çok özelliği ile öne çıkar.Son zamanlarda her yıl nüfus on bin artarken suyu musluktan içerim.Altyapı için çok çaba harcanır bir çok kentin aksine.Sahilde “ÇİMENLERE OTURUN”alanı yapılmıştır.Akşamları çayını hayvanını oltasını alan gelir vakit geçirir.Belediye birkaç işyeri yapıp gelir elde edebilirdi.Yapmadı.Halka sundu.Hemen yanında herkesin yararlandığı park yapıldı.Paraya çevrilmedi.Hastanesi yeni yapıldı.Özel hastanenin birisi ülkemizin olanaklarının üstünde.
150 bin nüfusuyla küçük gibi görünen fakat ayrı bir ülkede yaşıyorsun hissi veren bir butik şehir.
Böyle olanaklar olunca da ev fiyatları çok fazla.Yer arsa vb belki köylerden alınabilir durumda.
Özel klinikler yabancı para ile dönüyor sanki.
Tarım çok değerli.Cuma günkü pazarında yerli üretim ürünlere ulaşıyorsun.
Fethiye evin olması durumunda yaşanması güzel bir minik dev..
Benim bazı farklı öğretmenlerde gördüğüm yanlışlar şunlardı.
1-Kendini vazgeçilmez gibi görmek.
2-Ders anlatmayı görev değil lütuf sanmak.
3-Dersi zayıf öğrenciyi aşağılamak
4-Tebeşirli elini öğrencinin saçına silme
5-Asarım ,atarım vurmak vb
6-Yatılı okulda evimiz olan odalara çıkartılmamak..
Ben birey olarak eksikliğim olan utangaçlığımı yenmeme yardım edecek bir tek özel çaba görmedim,yaşamadım.
Lise yıllarımı hiç saymıyorum bile.. İsimleri bile anımsanmıyor.
Ortaokuldan hatırladığım 2-3 öğretmen..
İlkokuldan sadece sınav zorlamaları..Ve vurma.Ders saatinde olmayacak görevlere yollama.Para kooperatif işleri, Cumartesi balığa gidecek öğretmen öğrencisini balık yemi tutmaya yollardı.
Kazanacaksın,kazanacaksın,yapacaksın, sözleri..
Amaç filanca öğretmen şu kadar öğrenci kazandırmış olsun.
Bir kere resim yaptığımız,şarkı söylediğimiz,sınıfça eğlendiğimiz aklımda yok..
Kitap okuma,günlük yazma gibi becerielrimi harekete geçiren H.A.B öğretmen,Beni yüreklendiren Beden Eğt.öğ.Ali öğ. gibi iki üçü geçmez bize katkı yapan öğretmen..
Öğretmen olmak sadece sınav hazırlığı veya ders anlatmak değil.
Tahtaya yazıyla doldurup daha bitiremeden ve bir şey anlatmadan sınıftan çıkan öğretmen olur mu? Gördük..
30 kişilik sınıftan 5 kişi sınıf geçebiliyorsa tamamen öğrenci mi suçlu?
Öğretmen yetiştirmek farklı olmalı..
Kişisel özellikler çok özel ve farklı olmalı.
Nasıl askerlikte her isteyen özel kuvvetlere giremiyorsa öğretmen seçimi özel olmalı.
Arkadaşlarımdan ve spordan öğretmenlerden öğrendiğimin çok fazlasını öğrendim.
Ben böyle olmamak,İyi iz bırakabilmek,yaşadıklarımdan farklı olmak için çok çaba harcadım.Umarım becerebilmişimdir.
İyi dönüşleri,kolay söylüyorlar da, eski öğrencilerimden eksiğimizi söyleyen olmadı.Olmasını isterdim.En azından bir özür dilerim.Hatamız olmaz mı?Yapmışızdır.Bile isteye olmaz ama eksikliğimizden, yetersiz ve bazı konulara vakıf olmamaktan olmuş olabilir.. Doğru bildiğimiz ısrar ettiğimiz yanlış bilgimiz de olabilir.Dönüt olmayınca bilemiyorum.
Bazı yanlış işler mevzuat gereği de uygulabiliyor.Yarışmalar ,bayramlarda saatlerce bekletmek gibi.
Arkadaşlar günlük anlık olur.Beraber zaman geçirir sonra herkes evine.. Arkadaşlık sağanak yağmur gibidir.Birdenbire yağar ıslatır akar kötü anlarda destek olur,belki de biraz vicdanını rahatlatacak şeyler yapar eğer işler kötüye giderse ortadan kaybolur.
Dostluk başka bir durumdur.Çisil çisil yağan yağmur gibidir,akıp gitmez,derinlere nüfuz eder,yarar sağlar.
Dost sizin başarınıza iyiliğinize mutlu olur.Sizi kıskanmaz, destek olur.
Bir insanın kötü anında İlk anda vicdanını rahatlatmak isteyen çok insan olur fakat işler kötüye giderse hepsi elenir,ne arkadaş kalır,ne kardeş,ne akraba..
İşte o zaman tanırsın seni sevenleri ve dostları.
Dostlar ve sevenler sizin yükselmenize,iyi olmanıza,basarmaniza mutlu olabilenlerdir.
Onları yaşamında tutmaya özen göstereceksin.Diğerleri mi?Kim olursa olsun,gönder gitsin…
Yazılarımı okuyarak vakit harcayan değerli insanlar.Yazı yazarken doğaçlama anlık yazıyorum ve sonra kendim de okurken bozukluk görüyorum.Bunun sebebi kağıda kalemle yazma alışkanlığım.Klavye yı sonradan öğrendiğim için yanlışlar yapıyorum.Affola.
Ekran okumam da iyi değil.Bu nedenle sınıfıma sınav vb etkinlikler hazırlarken çıktı alıp, kağıt üzerinde eksiklerimi görüp ekranda öyle düzeltirdim.
Herşeyin sonradan görmeliği zor.
Çocukluğunda Arap harfleriyle okuma yazmaya başlamış sonra aradan geçen onca yıla rağmen o harflerle not alan okumuş yazmış bir büyüğümü şimdi daha iyi anlıyorum.
23 Nisan bugün.Ulusal Egemenlik Bayramı.Yani meclis tarafından yönetilmek.Artık o yok.Baska sisteme geçildi.
Onun için o konuda birşey yazmak anlamsız.
Bugün aynı zamanda ÇOCUK BAYRAMI.
Bu günden haberi bile olmayan binlerce çocuğun çalışmak zorunda kaldığı bayram.Boyle olacağını bilseydi ATA çocuk bayramı olsun demezdi, sanıyorum..
Biraz çocuklara yaklaşma özelliğinden söz etmek istiyorum.
Bazı yetişkinler annesiyle babasıyla dedesiyle vb yakın olunca çocuklar bunu bilmiyormuş anliyormus gibi yaklaşır çocuğa.Hemen kaynasip neşelenip coşacaklarini sanarak çocuk için saçma gelecek davranışlara başlar.Çocuktan bir tepki almayınca şaşırır,bozulur.
Çocuk sizin yakınlığı izi anlamaz..Bir dur.Çocukla iletişim kur.Sana güvenir ve severse ancak o zaman seninle olur.Gerekirse çosar.Sizin samimiyetinizden ona ne?O bir birey.Sen önce bunu anla..
Bilmiyorsun sonra şaşırıyorsun.Onun bir birey olduğunu kabul ettiğinde herşey olağan akacak..
Umarım ve dilerim ki çocukları birey olarak göremediği için sacmalayan yetişkinler olmasın.
Çocuklar yaşıtlarım.Bayramımız kutlu olsun.Büyüyün ama kalbiniz hep çocuk kalsın..
Baskı altında yetişen bireylerin duygu ve düşünceleri birleşip bütünleşemez. Çünkü baskı altında şekil değiştirir ve gerçek şeklini kaybeder. Dönüşüm ve değişime uğrar özelliği kaybolur.
Örneğin birbirine benzeyen herhangi bir şeyi düzgün dizebilirsin ama bunlar şekil değiştirmişse düzgün dizemeyip ayırırsın..
Baskı altında olan bir tohum dışarı çıkmayı başarırsa eğik yamuk bir şey çıkar ortaya.
Duygu ve düşünceler de baskı altında gerçekliğini,şeklini yitirir.
Yeni bir filiz veremez. Yararlı halde bulamazsınız.
Baskıda kişilik oturamaz duygu ve düşünceler birlikte bir bütün oluşturamadığı için birey çelişkili,tutarsız ve dengesiz davranır.. Hatta nevrotikleşip inanmadığı,doğru olmayan fikir için inanmış gibi iyi görünmek, değerli olmak, benimsenmek, tarafını belli göstermek için çatışma ve tartışmaya girip kendini zor durumlara sokabilir.
Sağlıklı bir düşünce yapısı baskısız ortamda oluşur. Kişi duygu ve düşüncelerini birleştirip bir yapı oluşturup bütünlük sağlayabilir. Böylece kişiliği oturmuş olur. Her esen rüzgar onu sağa sola savurmaz.Dingin kararlı ve net olur.Her baskı fikrini değiştirmez.