ANLAMAK

Anlamak bireysel bir faaliyettir; her insan kapasitesi, yetenekleri, birikimi ve emeği kadar anlayabilir. Daha iyi anlamak aklı etkin kullanmakla mümkün olur.Bu da daha çok çalışma ve odaklanma gerektirir.

E.S

“YAVAŞ ÖĞRENCİ”

“Yavaş” Öğrencilerinize Yardımcı Olmak İçin Kullanabileceğiniz Yöntemler

Geçenlerde, bir ebeveyn oğluyla ilgili benden tavsiye istedi. Oğlunun akademik becerileri güçlü olmasına rağmen, her işini kusursuz bir biçimde yerine getirme ihtiyacı hissediyor ve bu nedenle çalışmalarını akranlarından çok daha geç bitiriyor. Ödevlerini tamamlamak için geçirdiği sürede öğretmenlerinin bıkkınlığa uğraması bir yana, kendisi de her akşam saatlerce ödevlerle uğraşmaktan hoşlanmıyor aslında.

Tüm öğrencilerimizin kendi hızlarında çalışmalarını istediğimizi söylemek kolay ve çoğu sınıfta buna olanak veren bazı esneklikler de sağlanmış durumda. Ancak bir öğrenci, çalışmasını akranlarından çok daha yavaş bir şekilde tamamlıyorsa – ki bu bazen üç ya da dört katı daha yavaş anlamına gelebiliyor – bu durum öğrenci ve öğretmenleri için büyük bir sorun teşkil edebilir: Grup çalışmaları daha karmaşık bir hal alır, tüm sınıfa yönelik öğretim sınırlanır ve öğrenci diğer herkesin beklediği kişi olarak rahatsız edici bir konumuna düşer. Üstelik, bu kadar yavaş çalışması öğrencinin oynamaya, okumaya, sosyalleşmeye, dinlenmeye ya da başka ilgi alanlarına yönelmeye harcayacağı vakti okul ödevlerine fazlaca ayırdığı anlamına gelir.

Bu ebeveyne ve oğlunun öğretmenlerine yardımcı olabilecek yöntemler bulabilmek için biraz araştırma yaptım ve kendi tavsiyelerimle diğer öğretmenlerden gelen önerileri birleştirdim. İşte, uygulayabileceğiniz stratejilerin bir özeti…

İlk olarak daha ciddi bir sorun olmadığından emin olun

Öğrencinize yardımcı olabilecek yöntemi bulmak için atmanız gereken ilk adım, sorunun daha ciddi bir kaynağı olup olmadığını tespit etmek. Steven Butnik, yavaş çalışmaya sebep olan etkenleri inceleyen bir makalesinde, iki yönden istisnai çocuklara – öğrenme güçlüğü veya dikkat eksikliği bozukluğu gibi ek öğrenme zorluklarından muzdarip üstün yetenekli çocuklar – yoğunlaşıyor. Butnik, “Yavaş çalışma sürecinin rolünü anlamak büyük önem taşıyor,” diye yazıyor. “Süreç hızıyla ilgili sıkıntı yaşayan ve yanlış teşhis konulmuş ya da yanlış eğitim verilmiş üstün yetenekli çocuklar heveslerini kaybedebilir, depresyona girebilir, kapasitesinin altında eğitim görebilir ve çalıştırılabilir ya da tüm bunlardan daha kötü sonuçlara maruz kalabilirler. Buna karşın, bu çocuklar eğitimsel açıdan anlaşıldığı ve doğru şekilde hitap edildiği takdirde, benzersiz şekillerde parlama potansiyeline sahip hazineler haline gelirler.”

Öğrencinin yavaşlığına sebep olan bir kaygı bozukluğu, içeriği anlamayı zor hale getiren bir öğrenme yetersizliği, disgrafi gibi yazma eylemini zorlaştıran bir durum, tahtayı ya da kağıtları okumayı zorlaştıran bir görme bozukluğu ya da yoğun ve sesli bir sınıfta çalışmayı zorlaştıran duyusal bir bozukluğu olması ihtimallerini göz önünde bulundurun. Eğer sebep bunlardan biri ya da daha fazlasıysa, öğrenciniz için ödev tarihlerini uzatmak, sesi yazıya çeviren uygulamaları kullanmak veya konuya hakimiyetini göstermek için istenen ödev sayısında azaltmalar yapmak gibi düzenlemelerde bulunabilirsiniz.

Öğrencinin yavaş çalışmasının sebebi olarak resmi bir tanı olsa da olmasa da, aşağıdaki yöntemlerin hepsi yardımcı olabilir.

Öğrencinin kaygılarını kabul edin

Bazen, bir kişi sorunlu bir düşünceye ya da hisse kapıldığında – bir işi teslim etmeden önce onu mükemmelleştirmesi gerektiği gibi – bu fikri yok sayarak ortadan kaldırmaya çalışırız. Şöyle şeyler söyleriz: “Mükemmel olmak önemli değildir! Standartların çok yüksek!” Bu kişinin bu fikirlerden kurtulmasına yardımcı olduğumuzu zannetsek de, onun gerçek kabul ettiği şeyi düpedüz bir şekilde yok sayarak aslında bu fikre daha da sıkı sarılmasına neden oluruz.

Bunun yerine onun hislerini kabul etmeye başlarsak, bu hislerin sebep olduğu davranışları da kontrol edebiliriz. Kabul Etmenin Gücü adlı kitabında Karyn Hall ve Melissa Cook, kabul etmeyi şöyle tanımlıyor: “Çocuğunuzun, bir başkasına anlamlı gelip gelmemesine ya da mantığa uyup uymamasına bakılmaksızın, kendisi için doğru ve gerçek olan his ve düşünceleri olduğunu tanımak ve kabul etmek.” Kabul etmek, çocuğun hislerini ve bunlardan kaynaklanan seçimleri desteklemek ile aynı anlama gelmez. Kabul etmek, çocuğunuzun hislerinin sizin tarafınızdan tanındığını bilmesi demektir yalnızca. Bir işi mükemmel bir şekilde yapma isteğini görmezden gelmek yerine bu isteğin varlığını, “Mükemmel bir iş yapmak senin için çok önemli,” gibi bir şey söyleyerek kabul edin. Öğrencinin hislerini kabul ettiğinizi ona gösterdiğiniz zaman, bu hissin onda yarattığı sorunları çözmek adına adımlar atabilirsiniz.

Kendi sürecinizi modelleyin

Okulla ilgili çalışmalarda sıklıkla sorun yaşayan öğrenciler, bu sorunları aşmak için gerekli problem çözme becerilerine sahip olmayabilirler. Bu yüzden, bulduğunuz her fırsatta kendi stratejilerinizi sesli bir şekilde dile getirerek onlara model olun ve diğer öğrencilerin de aynısını yapmalarını sağlayın. Bu aynı zamanda öğrencilerin çalışmalarını sekteye uğratan, zihinlerinde oluşturdukları mükemmeliyetçilik fikrini yıkmalarına yardımcı olabilir: ‘İyi’ öğrencilerin bir işe en başından başlayıp her aşamasını ilk denemede mükemmel bir şekilde yaptığına ve sonunda işi harika bir şekilde bitirdiğine inanan bir sürü çocuk vardır. Ancak gerçekten yaratıcı bir iş bu kadar ‘düz bir çizgide’ ilerlemez. Onlara bir fikri şekillendirmeyi, bazı yönlerini düzeltmeyi, biraz daha üzerinde düşünmeyi, takıldığınız yeri atlayıp başka bir kısma geçmeyi ve sonrasında her nokta yeterince iyi hale gelinceye kadar kaldığınız yerler arasında gidip gelmeyi öğretin. Burada en önemli yer son kısım, yani her şeyi mükemmel şekilde yapmaya uğraşmayı bırakıp çalışmanın yeteri kadar iyi olduğuna kanaat getirdikleri kısım.

Durumlarıyla ilgili öğrencilerle ayrıntılı bir şekilde konuşun

İkinci sınıf öğretmeni Michael Dunlea, öğrencilerin çoğu durumda bir ödevin belirli bir yönüne takılıp kaldığını söylüyor. Bu nedenle, kafalarını karıştıran şeyin ne olduğunu fark ettiği takdirde öğrencilere devam etmeleri için yardımcı olabildiğini ekliyor. Bazen ödevle ilgili yönergelerdeki bir kelimeyi anlamadıkları için kafaları karışabiliyor, bazen de sorunun ilk bölümünü cevaplayamadıkları için. Ve bu durum ilerlemelerini engelliyor. Eğer söz konusu çocuk çekingen bir yapıya sahipse veya neyi bilmediğini bilmiyorsa, ihtiyaç duyduğu yardımı istemesi mümkün olmayabilir; o sadece yapması gerekeni anlayamadığını düşünür.  

Kendi çocuklarım benden ödevleriyle ilgili yardım istediklerinde, onlardan ilk ricam ödev yönergelerini bana sesli bir şekilde okumaları oluyor. Bunu yapmaktan hiç hoşlanmıyorlar çünkü aslında tek istedikleri, onlara ne yapmaları gerektiğini doğrudan söylemem. Ancak, yönergeleri yeniden okuduklarında ilk seferde gözden kaçırdıkları bazı ayrıntıları fark ediyorlar genellikle. Bunun üzerine bana “Neyse, boşver,” diyerek uzaklaşıyorlar.

Zaman sınırı koyun

Bazı insanların iş yaparken daha hızlı hareket etmelerini sağlamak için süre sınırı koymak yeterlidir. Bu yöntemi yavaş çalışan öğrencilerinizle denemeye değer. Ancak dikkatli olun: Bazı öğrencilerin kaygı seviyesini artırabilir ve çalışmayı tamamen durdurmalarına yol açabilir. Bu nedenle, bu yöntemi, denemek istediğiniz bir seçenek olarak sunun ve kararı öğrencinize bırakın. Eğer isterse ve siz de bu yaklaşımı daha yapıcı bir şekilde denemek istiyorsanız, Pomodoro Tekniğine göz atın. Bu çalışma yönteminde, yirmi beş dakikalık periyodlar halinde çalıştıktan sonra küçük aralar veriliyor.

Vakit alan işleri bölümlere ayırın

Kendim de dahil olmak üzere tanıdığım birçok yetişkin, zaman alacak bir işe başlama konusunda sıkıntı yaşıyor. Kişiye bağlı olarak bazı işler olduğundan büyük gözükebiliyor. Öğrencinize ödevlerini küçük, yönetilebilir bölümlere nasıl ayırabileceklerini öğretin. Bu küçük bölümleri içeren bir “yapılacaklar listesi” oluşturun ki öğrenci tamamladığı bölümleri işaretleyebilsin. Bu listeyi ilk seferde siz, ikinci seferde öğrencinizle birlikte oluşturun, ancak ardından bu sorumluluğu tamamen öğrencinize bırakın. Böylece, kendi yapılacaklar listesini oluşturmayı öğrenecektir.

“Yapılması gerekenler” ve “yapılabilecekler” listesi oluşturun

Öğretmen Lauren Bright, ikinci sınıf öğrencilerine tamamlamaları gereken çalışmaların bir listesini veriyor. Bu listedeki çalışmalardan biri “yapılması gereken” olarak ön plana çıkıyor, ne olursa olsun öğrencilerin yapması gereken ilk iş o. Bright, bu zorunlu çalışmayı tamamladıktan sonra içinden seçebilecekleri “yapılabilecek” üç faaliyet daha sunuyor öğrencilerine. İşin ucunda bu seçmeli faaliyetlerin olması, öğrencilerin “zorunlu” çalışmaları bir an önce aradan çıkarmaları için genellikle iyi bir teşvik yöntemi.

Her aktivite için tahmini bir bitiş süresi belirleyin

Bazı öğrencilerin yazılı ödevleri tamamlamalarının diğer öğrencilere oranla daha uzun sürdüğünü fark edince, lise İngilizce öğretmeni Ruth Arseneault, her bir maddenin yanına parantez içinde tahmini bitiş süreleri eklemeye başladı. Bu basit düzenlemenin, yavaş tempoda çalışan öğrencilerin çalışmalarını planlama ve her bir göreve harcadıkları vakti önceden belirleme konusunda daha becerikli hale gelmelerine yardımcı olduğunu keşfetti. Bu ilke hemen hemen tüm sınıf çalışmalarına uygulanabilir: Yazılı etkinlikler, fen laboratuarı dersleri, bir proje yapımından sonra etrafı toparlamak ya da matematik problemleri çözmek… Öğrencilerin bir işin ne kadar sürmesi gerektiğini bilmeleri, kendilerini makul bir hıza göre ayarlamalarına yardımcı olabilir.

Ev ödevleri için küçük hedefler belirleyin

Genelde öğrencilerinin ödevlerini evlerinde bitirmelerine izin verse de, lise İngilizce ve gazetecilik öğretmeni Gerard Dawson, yavaş çalışan öğrencilerinden bir ödevin belli bir kısmını bitirmelerini ve ödevin geri kalanını evlerine götürmeden önce kendisine göstermelerini bekliyor. Bu sayede, öğrenci çalışmasına evde devam etmeden önce doğru yolda olup olmadığını hızlı bir şekilde değerlendirmiş oluyor.

Basit görevlerle zorlu görevleri karıştırın

Mükemmelliyetçi öğrencilerine “yeterince iyi” algılarını genişletmek konusunda yardımcı olmak için lise İngilizce öğretmeni Jori Krulder, zorlu görevlerle basit görevleri kasıtlı olarak karıştırıyor. Öğrencilerin olabildiğince çabuk düşünmelerini sağlamak için ayrıntılı ve dikkat gerektiren aktivitelerle daha rahat bir şekilde hareket edebilecekleri serbest yazma gibi etkinlikler arasında seçenekler sunuyor.

Takıldığınız yere daha sonra geri dönün

Eğitim koçu Gretchen Schultek Bridgers, özellikle de sınavlarda bir soruya takılıp kalan öğrencilere, bu soruya daha sonra geri dönmelerini hatırlatması için bir işaret bırakmalarını tavsiye ediyor. Bu yöntem yalnızca yavaş çalışan öğrencilere değil, herkese fayda sağlayacaktır.

Ne yaparsanız yapın, ancak şunu unutmayın…

Bence önemli olan stratejileri öğrencinizle birlikte geliştiriyor olmak, bunu onun için yapan kişi siz olmamalısınız. Bu süreçten bir takım çalışması olarak bahsedin. Yukarıdaki çözümlerden birkaç tanesini sunup önce hangisini denemek istediğini sorun. Ardından işe yarayıp yaramadıklarını öğrenmek için öğrencinizden bilgi alın. Öğrencinizi problemin ve çözümün sahibi olarak gördüğünüzü belli ettiğinizde onun öz-yeterliliğini geliştirmiş olursunuz. Unutmayın, bu, öğrenciye “yaptırdığınız” bir şey değil; yalnızca onun durumunu anlamasına yardımcı oluyorsunuz.

Sizin işinize yarayan yöntemler hangileri? Yavaş çalışan öğrencilere yardım etmek için uyguladığınız etkili bir yaklaşım var mı? Lütfen yorumlarda paylaşın, hep beraber öğrenelim…

 

ÖĞRETMEK

Son zamanlarda öğretmenliğe dair evrensel doğrular hakkında çok düşündüm. Aklımda pek çok fikir var: Önceliğiniz öğrenciler olmalı. Planlamanızı yapmaya her zaman bir standardı temel alarak başlamayın. Sorular cevaplardan daha önemli. Güven, insanlardan oluşan bir sınıf için en önemli değerdir.

“İyi öğretmenin” çok çeşitli yolları vardır. İşte, bir öğretmeni harika kılan unsurlar üzerine düşünürken göz önünde bulundurabileceğimiz on beş kural…

  1. Küçük adımlarla başlayın.

Mükemmel şeyler, küçük adımlarla başlayarak inşa edilir. Bu küçük adımlar öğretimde müfredat, ilişkiler ve portfolyo olarak kendini gösterir. Acele etmeyin, bu bir maraton; kısa mesafe koşusu değil.

  1. Tek bir doğru yol olmadığını kabul edin.

Örneğin öğrenme modelleri artık yeni öğretme stratejisi kabul ediliyor.

Geleneksel olarak, öğretmenler “öğretmek” için “stratejilere” odaklanırlar: Çift taraflı/karşılıklı öğretim, okuma çemberi ya da diyalog gibi. Elbette bu yaklaşımlar da son derece değerli.

Ancak modern bir yaklaşım, ”öğrencilerin derste ne yaptığı” kadar öğrencilerin neye, ne zaman, nasıl ve neden ulaştığını da dikkate almalı. Özyönetimli öğrenme. Proje temelli öğrenme. Sorgulamaya dayalı öğrenme. Oyun temelli öğrenme. Bunlar en önemli stratejilerdir.

  1. Çevrenizdeki insanlara güvenin.

Herkesten önce de öğrencilerinize güvenin. Ancak ebeveynlere ve meslektaşlarınıza güvenmek de büyük önem taşıyor. İşler daima istediğiniz gibi gitmeyebilir, ama unutmayın; kontrol yalnızca sizde olduğunda katıldığınız ve hizmet ettiğiniz öğrenme ortamında büyük bir kapasite kaybı meydana gelir.

  1. Merak her şeydir.

Öğrencilerinizi meraklandırmayı başaramıyorsanız, onlara başka bir şey öğretin. Öğretmeye dair düşünme sürecimde, merak duymanın ve öğrencileri meraklandıran unsurların aşamaları olduğunu fark ettim.

İşverenler çalışanlarında riayet özelliği ararlar. İyi öğretmenler ise ilgili öğrenciler isterler. Ancak, mükemmel öğretmenler öğrencilerinde merak uyandırmanın bir yolunu – bir şekilde – bulurlar ve bu merakı kullanmayı iyi bilirler.

  1. Deneyin. Deneyin. Deneyin.

Öğretmenlik bir zanaattır. Bu zanaatla oynayın. Bundan biraz daha fazla, ondan biraz daha az. Yeni bir öğreme aracı. Oradan başlamak yerine buradan başlayın. Onun yerine bunu deneyin. Bu yöntemi atıverin. Başka bir yönteme kucak açın.

Bu sayede içerikleri öğrencileriniz için taze tutmakla kalmayıp, değişen yeni dünyaya ayak uyduran etkili ve güncel bir eğitimci olabilirsiniz.

  1. Standartlara bağlı kalmayın.

Neyin öncelikli olduğuna karar vermek önemli. Teknoloji mi, müfredat mı, standartlar mı yoksa öğrenciler mi? Bence ideal olan öğrenciler. İçeriği planlamanın onlarca yolu var. Ama esas önemli olan sınıftaki öğrenmenin ne kadar güçlü ve sürdürülebilir olduğu.

  1. Öğretmek sürekli değişen bir eylemdir.

Teknoloji. Müfredat. Değerlendirme. Öğrencilerin değer sistemleri. Bunlar sürekli değiştiği için, sizin öğretme yönteminiz de bunlara bağlı olarak değişmeli.

  1. Az ama öz açıklamalar yapın.

Açıklamalarınız kısa ve öz olsun. Az, daha fazladır!

  1. Pedagojiyi iyi bilin.

Kafa karıştırıcı ve karmaşık arasındaki farkı bilin. Farklılaştırma ile kişiselleştirilmiş öğrenme arasındaki farkı da bilin. Proje temelli öğrenme ile projeler aracılığıyla öğrenme arasındaki farkı bilin. Zorluk ve titizlik arasındaki farkı bilin.

Standartlar ve müfredat arasındaki farkı bilin. Öğretme ile sorgulama arasındaki farkı bilin.

  1. Öğrencilerinizin harika sorular sormalarına yardımcı olun.

Bunu onlara örnek olarak, not vererek; onları kutlayarak, yönlendirerek ve takdir ederek gerçekleştirebilirsiniz. Kısacası, gerçekten iyi bir sorunun ne anlama geldiğini anlamalarını sağlamak için ne gerekiyorsa yapın. (Bkz: Öğrencilerin Soru Sormalarını Teşvik Etmenin 5 Yolu)

  1. İlgi çekici olun.

Tahmin edilemez olun. Otoriteye meydan okuyun. Hem öğretme yönteminizle hem de öğretme dışındaki yollar aracılığıyla öğrencilerinizle bağ kurun. Derse eğlenceli ve enerjik bir şekilde başlayın – çılgın bir fikir, ilginç bir hikaye, harika bir şarkı ya da komik bir şaka ile mesela.

  1. Konu siz değilsiniz.

Bu yüzden ilgi odağı olmayın. Karizmatik öğretmenler harikadır – ve herkes onları çok sever – ama sesiniz ve kişiliğiniz sınıfın geneline “hükmediyorsa”, sınıfınızda denge yok demektir.

  1. Konunuzu sevin.

Güncel kalın, değişiklikleri takip edin. Öğrettiğiniz içeriğin püf noktalarından, kestirme yollarından ve ilginç yönlerinden haberdar olun. Öğretmenlik yalnızca içerikle alakalı olmasa da, işlenen konularda uzmanlaşmak diğer her şeyi kolaylaştırabilir.

  1. Öğrencilerinizin en büyük destekçisi olun.

“Öğrencilerin iyiliği için sert olmak” bazıları için işe yarabilir belki, ancak öğrencileri çalışmalarından ötürü kutlamak herkes için işe yarar.

  1. Unutmayın, öğrenmek değiştirir.

Edinilen bilgiler yalnızca akademik gelişime değil, kişisel değişimlere de yol açmalıdır. Öğrenmek, her öğrenci için kişisel değişimle sonuçlanmalı ve böylelikle toplumsal olarak sosyal değişim geçirmemizi sağlamalıdır.

Harika okullar inşa edersek ve bu okulları son teknolojiler ve en iyi öğretmenlerle donatırsak, ancak buna rağmen öğrencilerimizi geleceğe dair umudu olmayan evlere göndermeye devam edersek – yoksulluğun, ırkçılığın, hoşgörüsüzlüğün, açgözlülüğün, kirliliğin, çevreye karşı duyarsızlığın olduğu; aidiyet duygusunun, tarihi mirasın, yerel veya dijital vatandaşlığın olmadığı toplumlardaki evlere – işte o zaman kurum/okul merkezli bir sisteme sahip olduğumuzu anlarız.

Sınıfın içinde ve de dışında güzel şeyler meydana geldiğinde – tahmin bile edemeyeceğimiz şeyler – doğru yolda olduğumuzu anlayacağız.

Kaynak:https://www.teachthought.com/pedagogy/12-rules-of-great-teaching/

DİNLE VE ANLA

Aile çocuğa duygularını ifade edebilme fırsatı vermelidir. Fikir ve düşüncelerini gerekli şekilde ifade edemeyen bireyler gizli saklı ve kendi içinde bir şeyler yaşar ki yardımcı olmanız gereken anı kaçırabilirsiniz.
Elbette anne baba arkadaş gibi olmalı fikrine inanmam.
Fakat ihtiyacı olduğunda yanında olduğunuz çocuğunuz size güven duyup açılacaktır.
Bunun için istek dilek ve sorunlarını kızmadan, anlayışlı bir şekilde alay etmeden önemsediğini belli ederek dinlemek ve birlikte sorunu çözmek için adım atmak gereklidir.
Cinsiyetle yargı yapmamak gelecekteki insan ilişkilerine de yansıyacaktır.
Kız gibi ağlama..
Erkek misin sen de… yapıyorsun v. b
Yetişkinlerde görülen öfkeli davranışların çoğunluğu, ağlama krizleri, kaba davranışların çoğunluğu küçükken bastırılan dışa vurulamayan ve kimseyle paylaşılamamış kaygı ve korkuların dışa vurumudur.Dinle ve Anla
Aile çocuğa duygularını ifade edebilme fırsatı vermelidir. Fikir ve düşüncelerini gerekli şekilde ifade edemeyen bireyler gizli saklı ve kendi içinde bir şeyler yaşar ki yardımcı olmanız gereken anı kaçırabilirsiniz.
Elbette anne baba arkadaş gibi olmalı fikrine inanmam.
Fakat ihtiyacı olduğunda yanında olduğunuz çocuğunuz size güven duyup açılacaktır.
Bunun için istek dilek ve sorunlarını kızmadan, anlayışlı bir şekilde alay etmeden önemsediğini belli ederek dinlemek ve birlikte sorunu çözmek için adım atmak gereklidir.
Cinsiyetle yargı yapmamak gelecekteki insan ilişkilerine de yansıyacaktır.
Kız gibi ağlama..
Erkek misin sen de… yapıyorsun v. b
Yetişkinlerde görülen öfkeli davranışların çoğunluğu, ağlama krizleri, kaba davranışların çoğunluğu küçükken bastırılan dışa vurulamayan ve kimseyle paylaşılamamış kaygı ve korkuların dışa vurumudur.

E. SELKİ

GEÇMİŞ VE DEĞİŞİM

Günü geldiğinde,kime zihnine ne ekildiyse onu kullanır. Onu yaşatır…
Etkilendiğimiz durumlar onu alışkanlık haline getirir.
Yokluk çekilmişse
Her şey bedel ile bilinir.
Tüm duyguları bile ölçü ile kullanır.
Başkasından almayı da başkasına vermeye de zorlanır.
Sımsıkı sarılır sahip olduğuna
Paylaşmaz zor gelir.
Yokluk ve azlıkla yetişen insanda biriktirme herhangi bir şeyi atamama davranışı gelişir.
Muhakkak bir yerlerde atamadığı malzemeler eşyalar vardır.Neyi nereye koyduğunu bilemez gider yenisini alır. Sonra aldığına dair eskiyi bulur. Oysa iş işten geçmiş biriktirdiğinden yararlanamamıştır.
Varlık içinde büyüyen de atılmayacak kullanılmayacak ürünü bile atar.
Bu da ayrı bir sıkıntıdır.
Bir sohbette bir arkadaş şöyle demişti.
Yaşlı halam hala zeytini tek seferde yeme, iki seferde ye diyor hala… durumumuz eskisi gibi olmamasına rağmen demişti.
Yoklukla geçen yıllarda gelişen alışkanlıklar kolay atılmıyor.
Öğrencilik yıllarımızda istediğimiz kırtasiye malzemesini rahat rahat alamazdık…
Çalışmaya başladıktan sonra her kırtasiyeye girişte boş çıkmamaya çalışıyorum.O günlerin sıkıntısını atmak için belki de..
Bizi çocukluk , gençlik yıllarında içinde olduğumuz koşullar şekillendirir.
Aynı şekilde duygusal yönümüz de sahip olup olamadıklarımızla şekilleniyor..Sevgi ekilmedik yürekler,sevgi vermeyi bilmiyor.Kısıtlı kullanıyor.Açlığını çeken ise en küçük kırıntısına bile sarılıp onun esaretinde kayboluyor.
Geçmişimiz geleceğimize yön veriyor.
Bu konuda değişim yaşamak kolay olmuyor.
Çok az insan kendini dönüştürebiliyor. Çok emek çok çaba ve değişime zihinsel hazırlık gerekiyor.

E.SELKİ

Anlamak için Dinle

Çocuklarımızı dinledik mi hiç?
“Başarı” duvarını aşmasını beklemeden.

Yaptığı hataları sert sözlerle uyarmadan, onunla duygu birlikteliğiyle yürüyebildik mi?
Size tüm yüreğini açarak, korkmadan, kızacağınızdan çekinmeden…
Ben korkuyorum çocuklarımız adına öğretmen olarak.
Onları dinledikçe davranış yanlışlarının sebebini anlıyorum.
Yetişkin insanları da anlıyorum. Gelecek korkularını, toplumda kendi yaşadığı pozisyonlardan dolayı yaşadıklarını..
Anlıyorum.
Korku, endişe, koruma içgüdüsü, gelecek hazırlama kaygısı ile doğru yapıldığı sanılan yanlışları..
Anlıyorum.
Fakat bedeli çocukluk döneminde travma olmamalı. . Düzelmesi zor etkiler.
Büyüdüklerinde de etkisinde kalacakları, nesilden nesile aktarılacak kadar zorlu kalıplar oluşturacak şekilde.
Topyekun bir seferberliğe ihtiyaç var.
Deniz Yıldızı kurtarır gibi sınırlı sayıda kurtuluş değil.
Bir çocuk bir sözden bile etkileniyor. size anlatmasa bile bana, bize, öğretmene, ya da anlayan birine anlatıyor.
Küçücük ruhlarında fırtınalar yaratıyor.
Ne mi istiyor çocuklar?
Basit.
ÇOCUK OLDUKLARININ, HATA YAPABİLECEKLERİNİN BİLİNMESİNİ
KOŞULSUZ ANLAŞILMAYI..
HER HATASININ SİNİRLE SÖYLENMEMESİNİ.
Yani daha çok SABIR.
Çocuktur ANLAMAZ, UNUTUR, şimdi üzülsede gelecekte anlar diye düşünmeyin.
Çocuk anlar, hisseder, unutmaz.
Gelecekte de neden? der.. Başka yol mu yoktu der.
ÇOCUKLAR,
Sevilmekten
Yumuşaklıktan
Anlayıştan
Öyle hoşlanırlarki onu sağlayan kişileri üzmemek için inanamayacak kadar zor işleri başarmak için mücadele ederler.
Yetişkin kendi istediği şeyleri sadece uygulamalıdır..
Dürüstlük istiyorsa dürüst olmalı, zamanı kullanma öğretmek istiyorsa zaman planlamayı,okuma istiyorsa kendi de okumalı.. Çocuk bunu gördüğü zaman uygular.
Bizden nasihat değil davranış, konuşmalarımıza uygun hareket bekler..
İş, aş, meslek para kazanmış duyguları darmadağın, iletişim ve karakter eksiği bireyler var etmek istemiyorsak
Sevgilerden kuşkum yok elbette, anlayışlı büyükler olmamız gerekiyor.
Sevgi çiçeklerimiz solmasın.
E. S