BAKMA!GÖR…

Öyle değerli insanlar veya doğada canlılar vardır ki, bulundukları yeri onlara uygun bulamazsın.Oysa hayatın bir güzelliği bir armağanıdır onlar.Örneğin beğenmediğimiz bir kenar kıyı okulda öyle değerli bir öğretmene rastlarsınız ki şaşırır insan.Bu kişi pahalı özel okullardaki öğretmenden hiç te aşağı değildir.Ben şaşırmam,çok gördüm.

Küçük bir köyde öyle müthiş bir inşaat ustasına rastlarsınız ki..Bu kişi okusa nasıl olurdu acaba?deriz ya, demeyelim..Belki de bazı yetenekler doğaçlama ile oluşuyordur.Okulda okusa belli kurallar içinde kalıba girecekti belki de.. Sıradan bir mimar vb olacaktı..

Örnekler çoğaltılabilir.En iyi şeften daha iyi yemek yapmaz mı bazı babaanneler?

Altta gördüğüm çiçekler öyle bir yerde ki..Burada bu güzelliğin ne işi var diye geçirdim içimden ve utandım.Bunun tohumu düşmüş oraya.Ve orada olmaktan mutlu belki..Bana ne oluyor.Yanilmıyorsam bu bir ebegümeci çiçeği.Tohum olup tekrar çoğalacak.Biz sadece cicekken fark ettik.

Yaşam içinde fark edilmeyen öyle güzel değerli şeyler var ki.

Geçen gün bloktaki bir arkadaşa dedim ki.Bir çok yaza(r)ndan daha iyisiniz.

Bakmasını bilmek gerek.

“Harabat ehlini hor görme zakir!Nice viranelerde hazineler var”sözü nü çok beğenirim.

Kafamızda bir kalıp oluşturmadan bireye ve canlıya odaklanıp yaşadığı yer ve zamana göre ön yargı ile hareket etmediğimizde umulmayan yerlerde inanılmaz güzellikler var.

Güzellikler içinde var olmamız dileğiyle..

E.Selki

İNTERNET..

Kücüklüğümden beri bilgiyi arayıp bulan biriydim.Kitaplardan insana muhtaç olmamak için fotoğraf,çatı onarmayı ,musluk , elektrik işleri gibi kendi işimi görecek kadar beceri uyguladım.

İnternet bu yönden benim için çok değerlidir fakat sosyal medya platformları tam bir bilgi karmaşası.

Aynı konuda aynı alanda bir çok kişi çeşit çeşit fikir bilgi açıklıyor.Hangisi doğru,belli değil.Bilmedigim konularda hangisi doğrudur nasıl bileceğim?Ucu yok.

Bilgi ötesinde beni görün fark edin ben buradan kazanç sağlayayım mutsuzluklarım değil mutluluklarım görülsün bir göz önünde olayım vb tam bir maske ya da bir bahar desenli paravanın arkasında durup hep bahar yaşıyorum durumu ortaya seriliyor.Bu bilgi verme değil daha çok saklamak

Psikolojik rahatsızlıkların kamufle edilmesi gibi geliyor bana.

Kişi sohbet sırasında “bu söylediğimi sosyal medyamda da yazdım” diyor.Herkes kendini takip ediyor sanıyor.Sanki ana haber bültenine çıkmış.İhtiyaclarini kendi göremeyen koskocaman olmuş insan insan, sosyal medyada birine meydan okuyor.Bu tamamen duygusal tatmin için.

Çok bilgi kirliliği içinde, hiçbir bilgiye tam güven olmadan ama akılla, duyguyla süzerek kullanım gerekiyor.

Resmî devlet belgesi gibi, sahte belge gördüm geçmişte.Resmi bir genelge gibi paylaşılmıştı.

İnsanı zorlayan gelişmeler.. Fakat internetsiz bir günümüz olmuyor çeşitli nedenlerle.

Kaynağı iyi bilmek gerekiyor..

E.Selki

Başarmasına İzin Ver!

Ebeveynler çocuklarını özgüvenli yetiştirmek istiyorsa yaptıklarını uzaktan izlemeli tehlikeli bir durum yoksa müdahale etmemelidir.

Başardım, yine başarırım duygusunu yaşaması sağlanmalıdır.

Tek başına yapmanın tadını çıkarmak..

Çocuklar çok sabırla yetişir.Çünkü çocuk acele bilmez.Hayatla birlikte akar.Biz ise koştura koştura gideriz.Çocuklar gibi senkronize olmalıyız.

E.Selki

YİĞİT BOZTAŞLI yım

Ülkemizde birçok yerleşim yerinin fazlaca alt ve üst yapı sorunu vardır.Fakat insanlar burada barınmak ve yaşamak zorundadır.Yerlesimin eksiklerini unutturmak orada yaşayanların bağlılığını artırmak için cilalı laflar parlak ekler kullanılır..On ay güneş görmeyen şehirde bir gün güneş açar birkaç gün güzel günbatımları olur hemen o anların fotoğrafları çekilir ve onunla tanıtıma girişilir.Şehre yiğit,yeşil,gazi gibi sıfatlar eklenir “kestane balının merkezinden””Dünya nın tekstil üssünden””Mermer diyarından”gibi slogan cümleler eklenir.Bunlarin çoğu orada yaşanan su, temizlik, enerji vb sorunları çözmez.Siz o yerleşimde sokaklara tüküreni,en basit doğa olayinda kesilen elektrik gibi olayı yaşamaya devam edersiniz.Yüz yıl öncesinin tarihî olayları öyküsünü dinleyerek uyur sabah kalktığınızda yanıbaşında iki yıldır bitmeyen inşaat gürültüsü ile güne başlarsın.

Ve ben Yiğit Boztaş Köyünde yaşıyorum.diye görmezden gelmeye çalışırsın.

Hele bir de eleştirmeye gör, yerleşimin “sahipleri” beğenmeyen çeker gider diye çemkirir..

Boztaş mermer yapılı taş olduğu için kısa zamanda köye iş makinaları gelir ve evinin yanınaşında boztaş çıkarmaya başlar.Köyünüze iş sahası açtık ,size ekmek vereceğiz derler.Boztaş talan edilir.Geriye sadece “yiğit”lık kalır.

Onu da sarar sırtına başka bir Cillop Ova kasabasına ya gidersin, çocuklar hasta olmasın diye..

Çünkü sen bir kahraman sın.

E.S 27.05.22

ÖĞRENMENİN YAŞI YOK !

Benim bir yanlış davranisim var . Bundan kendimi arındırmaya çalışıyorum.Karakter kolay değişmiyor ama çaba gösteriyor ve yavaş yavaş ta olsa yol aldığımı düşünüyorum..Çevremdeki insanlar bir şey aranırken ne olduğunu anlayıp hemen yardım ediyorum.Benden böyle bir şey talep edilmiyor.Benden birşey istenmiyor.Ben olayı çok hızlı anlıyor ve çözüm öneriyorum.Yapma diyorum kendime.Senden bir şey düşünce fikir çözüm ya da sofrada tuzluk istenmeden davranma.. Herkes bir yol bulur.İstenmediği sürece yardımcı olma.Bu karşıya iyi gelmez belki.Geç te olsa kendi halleder.Kendi araştırma yapar .Öğrenir yol bulur.Yavaş olmaya dayanamıyorum.Oysa ben sabırlı bir insanımdır çünkü birçok öğrenciyle çalıştım.Bunun nedeni hep yalnızdım ve sorun çözme odaklı yaşadım.Hata yapmadan en net ve en kısa yoldan çözüm.Başka şansım yoktu.Süreç yaşamanın güzelliğini biliyorum fakat kafam ayrıntıya değil çözüme odaklaniyor.Belki bu yönümü sevmiyor insanlar.Kırmamak için susuyor olabilirler.Yardım istemeyene yardım etmemeye, paylaşım istemeyenle bir şey paylaşmamaya,anlatmayana hadi anlat derdini dememeyi öğrenmeye çalışıyorum.Sürekli çocuklarla olmak karakterimizi etkilemiş.Hep yumuşak karın biz.Biz anlamışız biz toleranslı olmuşuz biz sormusuz vb.Fakat çocuklardan ayrılınca hayatı daha gerçek yüzü ile görmeye başladım ona uyum sağlamaya çalışıyorum.Talep etmeyene birşey sunmamayı öğreniyorum.Malum öğrenmenin yaşı yok... E.S

10 Dakika!

Uzun zaman yatılı öğrencilik ,askerlik ve meslek yaşamı zaman kullanımının ne kadar kıymetli olduğunu öğretti bana..

Normalden on dakika erken kalkmanın ve başkalarından önce başlamanın bazen insana zor gelse de bir koca günü rahat geçirmeyi sağladığını deneyimledim.Toplu yaşam alanlarında çoğunluk aynı saatte ve zorla kalkar ve çok kişi ortak lavabo vb alanlara koşar.Bir karmaşa bekleme sıkıntı yaşanır.Ben bunu yaşamamak için herkesin kalktığı saatten on dakika önce kalkar telaslanmadan temiz lavobolardan faydalanarak güne rahat başlardım.Bu büyük rahatlıktır.Verilen on dakikadan daha iyidir.

Meslek yaşamında derse okula tam saatinde varmak çok iş aksatır.On dakika erken varmak kendin için çok fayda sağlar.

Güne konfor sağlar.Denenmistir.Herkese uyar mı bilmem fakat bende çok konfor yarattı.

E.S

SÖZLER

Sözcükler özenli kullanılmalıdır. Çünkü sözcükler umut yüklü bulut gibidir bazen.. Ya da insanı umutsuzluk ve güvensizliğe iter. Nesnellige dönüsmezse yaratacağı kötü etki de o kadar büyük olur. Güzel sözler söyleyip bunları kullanıp uygulamayan hayata geçirmeyen birine duyulan öfke,

nefret dili konuşana duyulandan daha fazla olur.Bunun için bu sözcükler özenle kullanılmalı. Yoksa ters tepebilir.

Herkes canın, ciğerin,değerlin, herşeyin olmamalı..

Ya da geleceği bilemez kimse,

gelecekle ilgili sen şöyle olamazsın,senden şu olmaz vb sözlerden uzak durulmalıdır.

Niceleri vardır ki normal okulda okuyamaz denen.Karsimiza devasa bilim adamı vb şekilde çıkıverir.Sense şaşkınlıkla bakakalırsın.

Hayatın gösterileri bitmez.

Ne olmaz denilen olmuş, Ne olur denilen olmamıştır.Onun için sözleri kullanırken zamanın insanın değiskenligini bilerek kullanmak gerekir.

Ne “sonsuza kadar evet”ler yolda kalmıştır.

Ne evet kesinlikle geliyorum lar da gelinememis tir.

Ne seni seviyorum lar nefret çukuruna gömülmüştür.

Sözler tüm zamanları kapsamamalıdır..O anı güzellestiren anı yücelten duygu ve düşünce olursa kimse incinmez,umutlanmaz.Kırılmaz.

Çünkü her zaman herşey aynı olmaz.

Sözler değerlidir ve gereksiz kullanımından kaçınmak gerekir.

Tavır bence şu olmalı.

Bugün yaptığın davranış çok iyi geldi bana gibi.

An ve davranış güzelleşti.

Aksi sen hep iyilikler yapıyor harika bir insansın deyip üç gün sonra başka bir konuda adım atmadığını görebilirsin.

Ya da bugün yaptığın kahveyi çok beğendim.Doğrusu bu.Abartısı ve yanıltıcı olanı dünyanın en iyi kahvesini sen yapıyorsun.

Bu sözcük kullanım yanlış ve eksikliğinden birçok yaşam yanlışları, kırgınlıklar kızgınlıklar,üzüntüler ve umutsuzluk lar yasanabiliyor.

Biraz daha dikkat etmek zorunda hissediyorum kendimi.

Bu sebeple sözlerime özen gösterirken bir de şuna dikkat ediyorum.

Söz vermiyorum, elimden geleni yapacağım,diyorum.Bu olabilecek bir işte bile bir terslik olma ihtimaline karşı iki tarafı da koruyan bir kalkan..

E.Selki 25.05.22

MUTLU OLMAYI SEÇ

Günün ve anın tadını çıkar. Mutlu olmanın gereğini yap.. En güzel kıyafetinle iş yap kirlensin. Yanındakiler değil yasadığın önemli..

Hayat mutsuzlukları affetmez.Biraz daha bastırır üstüne ..

Sen içinde mutlu oldun mu hayat durur ve uzaktan izler gülümseyerek…Bırak kendini.Bırak kurguları.Sen ne kurarsan kur hayat kendisini yaşatır…

Gülüşlerini kıskansın çiçekler.. Kimseye aldırma yürü mutluluğa doğru ve sana denk olanlar yetişebilsin sana..

Sen ve insan tek ve biricik..Ve bir armağan hayat..Bu armağanı geri çevirme..Tut elinden içindeki  çocuğun yürü..

Ölsen kimin umurunda, üç beş gün vah tuh sonra hayata devam..

Sen mutsuzsun sıkıntıların var diye kimsenin yaşamı durmuyor..

Hayatın parçası ol onunla uyumlu yaşa ki sana gösterebilsin güzelliklerini..

Anlaman gereken kendinin çok değerli ve önemli bir hayat parçası olduğun.

Elbette bazı şeyleri yaşamak için belli bir maddi güç gerekiyor.Fakat mutlu edecek birçok yaşantıyı cüzzi bir maddiyatla yapabilirsin.Bu kabullenmelere bağlı..

Mutlu olmayı seçip hayatla kavga etmeyi bıraktığın an çok yol bulunur.

Bir deniz kenarında termosa koyduğun çayı sevdiğin bir CAN ile içtin mi hiç?

Kuşlara birlikte yem attınız mı küçük bir can ile.

Mutlu olmayı seçersen yol bulursun.

Hayatla kavgayı seçersen de hep bir olumsuzluk bulursun.

Mutlu olmayı seç ki, yaşam da sana eşlik etsin.

E.Selki

Akşam ve Deniz

YAŞLI ÇOCUK

En uzun gecenin

Sabahını bulmuşum

Dünya ya gelmek için.

Konfor alanımda

Daha fazla kalmak içindi belki.

Biliyormuşcasına Dünya nın zorluğunu.

Çocukluk güzeldi

Yüzümdeki gülüş hala

O çocukluktan kalma

Sonra 11 yaşımda bitti..

Olgun olmam

Bir hayat kurmak gerekiyordu

Bitmek bilmeyen okul yılları

Ve hayatımı boydan boya boyayan

Sorumluluk mesleği.

Araya sıkıştırılmış

Evlilik ve bir çocuk.

Şimdi ihtiyar bir çocuk

Artık alıp başımı

Gitmeler gerek bana

Okulu kırar gibi

Bir bahar gününde.

Nereye gitsem

Ne telafi ederki geçen zamanı

Tek bir zaman

Çocukluğa gitmek.

O da imkansızsa..

Sal gitsin

Çocuk gibi davran

Çocukluğuna dön

Gençliğin ne olduğunu bilmiyorsun ki..

Bak yine güneş batıyor gurupta

Bir gün gün daha yakınsın

Sonsuz yalnızlığa..

Kim ne derse desin.

Bunamış bu ihtiyar

Aklını kaybetmiş desinler.

Çocul ol

Öyle kal..

E.Selki 21.05.22

SU

İnsanlar sizden yağmur gibi,su gibi olmanı isterler.Fakat gönlünce yağacak, gönlünce akacak gibi değil.Bir taş ya da beton duvarın içinde.Musluk ya da bir kapak koyup istedikleri zaman açıp,istedikleri zaman kapatacak şekilde.

Kimse dilediğin gibi kâh çisil çisil kâh bardaktan boşanırcasına yağmana razı değildir.

Ya da dilediğince akan bir suya karşıdır.Hemen kontrol altına almak ister.

Başkalarının istediği gibi olursan CİCİ sin.Kendin gibi olursan DELİ..

Ben başkalarına göre DELİ olmayı seçiyorum.

Deli gibi yağıyor,deli gibi akıyor denmesi için.Dileyen bir avuç isteyen kova kova alsın.

Ben yağmur altında dansı seviyorum.

E.Selki

DEĞER VERMEK Mİ ?ALMAK MI ? 19 MAYIS VE DOĞUM GÜNÜ

Her insan kendine bir değer koyar.Kendi değerini belirlemiştir.Siz o na o değerden çok değer verirseniz ilk küçümseyeceği kişi siz olursunuz.Çünkü siz sizde olan değeri ona vermişsinizdir.

Talep etmeyen birine bir şey sunmak değerli bir şey vermek ona yazık etmektir.

Söze de davranışa da emeğe de yazık olur.

Toplumlar da böyledir.Hak etmediğini düşündüğü bir tacı başına koyarlar.Taç ağır gelir eskiciye beş paraya satar geçer.Fakat o tacı hakkı söke söke alsa değerini bilir.Taç verilince tacı verene kızanlar olur.Hatta küfredenler olur.

HER BİREY HER TOPLUM HAK ETTİĞİNİ SÖKE SÖKE ALMAZSA DEĞERİNİ BİLMİYOR.DEMOKRASİ,HAK VE ÖZGÜRLÜKLER GİBİ.

Bugün ATATÜRK ÜN DOĞUM GÜNÜ.DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BÜYÜK İNSAN.

GENÇLERİNDE 19 MAYIS I KUTLU OLSUN.

ERSOY SELKİ 19 MAYIS 22