İNSAN

İnsan güzelleşir..
Değer gördüğü zaman.
Vicdanen huzurluyken.
Kendisi düşünülerek
Deniz kıyısından bir taş getirildiğinde.
Kendisi gibi olup, kabul gördüğünde
Fiziksel özelliklerin saygı duyulduğunda.
Her basit hatası eleştirilmeyip,olabilir dendiğinde
Emeğine saygı gösterildiğinde
..
Koşulsuz sevildiğinde…
Güzelleşir.
E.S

BİR PORTRE

Bazı insanlar hayata sadece ücret ya da para karşılığı iş yaparak katkıda bulunur.Kendini nimetten sayar.Etrafındakilere emirle hükmeder.Sürekli kendini över.Kendisine ihtiyac duyanlara saygısızdır.Parası pulu vardır.Fakat bulunduğu ortam mezradaki bir evden farksızdır..Kokudan girmek istemezsiniz.
Böyleleri bir metropolün plazasına çocukluğunun görmemişliğini taşır..
Duvarında afili diplomalar ve bir de o dönem kim iktdardaysa onun fotoğrafı..
O gün geldiği noktadan dolayı hep üzerinde yapışmış geçmişi temizleme çabası içinde..
“Adam gibi adam”rolleri..
Yaptığı göstermelik iyilikleri satma çabası..
Etrafında hep “memleket”_ten kendisini pohpohlayacak çalışanlar..
Dışardan olanları işle ezme..Yıldırma çabası..
Kendi bilgisizliklerini örtmek için..”Biz hayatın içinden geldik”safsataları.Bilgiyi küçümseme …
Hayatta bir gün bile özgürce bir gün geçirmemiştir.
Ailesi ile vakit harcamamıştır..
Sanmam ki bir gün bisiklete binip rüzgar dolaşmış olsun teninde..
Onca paraya rağmen belkide yolculuğa küçük tüple çıkıyorlardır..
Bir çocuk yurduna hiç uğramamışlardır..
Bir sahilde hiç yürüyüş yapmamışlardır..
Böyle imkana, diplomaya sahip fakat görgü ve izanda yoksun insanlar toplumun zehiridir..
E.S

Çocukta Hareketlilik

Eğitimde ayrıntı önemlidir.Dikkatli bakmayı gerektirir.Görebilmek için duygularınızın da açık olması gerekir sadece göz yetmez.
Eğer bir sağlıkla ilgili bir durum içermiyorsa, çocuğun aşırı hareketliliği çoğunlukla yaşadığı olumsuz duygulardan ve  zihinsel yorgunluklardan kaynaklanır.İçsel olarak halledemediği, sorun değilse bile ,yoğun içsel duyguları vardır.
Çünkü normal bir çocuğun aşırı hareketliliği olumsuz duyguları unutmak için kendisini oyalama davranışıdır.
Fiziksel ve duygusal acı veriliyorsa hareketlenmeye başlar çocuk…
Kendi hislerini duymamak için… acıyı duymamak için… algısını düşürmek için…
Baktınız öğrencinin bir eksiği var nedenini sormaya başladınız zorlarsanız hareketler değişmeye başlar..

Dışarı zili çalınca dışarıya ilk koşanlardan olur..v.b
Böylesi bir çocuğun duygusal onarıma ihtiyacı vardır.
Duygusal desteğe ihtiyacı vardır; bastırılmaya değil, yeniden yeniden CEZALANDIRILMAYA hiç değil…
İlgilenmeye, anlanmaya ve sevgiye …
Zordur bunlarla mücadele etmek…Fakat öğretmenin eğitimcilik yanı burada ortaya çıkar..
Güzellikler ve farklılık ayrıntıda saklıdır.

ersoy S.

Çocuk İçin

Bir araştırmaya göre Çocuklar 10yaşından sonra aile dışında başka hayatları keşfediyor, merak başlıyor. Ama süreç 16 yaşında duruyor, bilimsel merak bitiyor. Birinci neden akran baskısı “İnek mi olacaksın? Neden futbol yıldızı ya da pop star olmuyorsun?” diyebiliyorlar. İkinci neden ezbere dayalı eğitimde bilimin sıkıcı gelmesi. 10-16 yaş arasında çocuklara ilham vermek, rol model bulmak, bilimsel merakını öldürmemek ve heyecanlandırmak gerekiyor ki bu ilgi tüm yaşamı boyunca sürsün.
İşte öğretmenin ve ailenin en zor görevi, aynı zamanda ergenlikten yetişkinliğe geçiş ve kişilik oluşturma dönemi olan bu zamanda önem kazanıyor.
Bu dönemde önünde bir çok seçenek, engel ve zorluk bulunan gencin yanında durmak, dinlemek, anlamak, bazı yaşam biçimlerini göstermek, ekonomi ile bilgileri bu dönemde vermek gerekiyor ki, kendine bir bakış açısı geliştirip yolunu çizsin.
Çocuklar ve gençler öğüt değil, söylenenin yapıldığını görerek öğrenir.
Siz doğruyu göstermezseniz birileri kendi doğrusunu gösterir.
Özellikle de bu çocukların bağrılıp çağrılmadan sakinlikle dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Yoksa yaşamının en önemli kararlarını sessizce verir.
Bize uzaktan izlemek kalır, çırpınma bir işe yaramaz.
Bizim dışımızdaki durumlar, maçlar, tv dizileri, siyaset v. b için zaman harcarken çocuklarımız istemediğimiz bir geleceğe yelken açıyor olmasın.
Yaşamını çocuğunun geleceğine göre kurgulayan nice ebeveyne saygıyla.
28.05.2018 E. SELKİ

KAZANMAK VE KAYBETMEK


Bazen insan bir oyunu, bazen bir yolu, kimi kez kendini..
Fakat bu kaybedişlerde ararken yepyeni yollar yepyeni çareler beklemediğin güzellikler karşına çıkar.
An olur kaybın kayıp değil buldukların için bahane olduğu için sevinirsin.
Yaşam kaybettirmez, sen iyi yönden bakarsan kazançlı bile çıkarsın.
Önemli olan bakarken aynı zamanda görebilmek te.
Ancak canımız yanarken, üzgünken, kızgınken algı zayıftır.
Bu anlarda kendi kontrolünüzü elimizde tuttğumuzda kazanç harika olur.
Derste öğrencisine kızan bir öğretmenin sakin kalması gibi.
Bazen kaybedersiniz bir oyunu.. sizden güçlü sizden akıllı insanlar olacağını görür sınırlarınızı öğrenirsiniz.
Hayat, kaybetmek ya da kazanmak değil, acısıyla tatlısıyla onu yaşamaktır.
Kaybetmek ya da kazanmak ölçü ile değil algılarımızla ilgilidir.
Kaybetmek bize vakit kazandırabilir. Dinlenip yeniden yola koyulma, nerede yanlış yaptığını ve bunu nasıl tamamlayıp yola devam edebileceğini gösterir.
Bazen uzun atlamak için geri geri gidip, sonra hızlanman gerekebilir.
Bazen geri gidiş uzun atlayışların ya da vurulacak ve kazandıracak tek bir darbe için olabilir.
Bakış çizgimiz bizi yanıltabilir.. Hayata bakış çizgimizi uzun tutarsak KAYBETMENİN kaybetmek olmadığını görürüz..

ANI

ARDAHAN KÖPRÜLÜ İLKOKULU 1983

KISMET
Ardahan Göle de çalıştığım bir kış günü..
Göle den Köprülü Köyü ne döneceğiz. İki öğretmen abimiz, ben ve Rize den mevsimlik işçilikten dönen bir genç.
Kış şartları başlamış. Köye minibüs gidemiyor.
Ben koşulları yeni öğreniyorum.
Fethiye nire, Göle nire.
Dediler ki, ciple şu köye gidelim. Ordan köye yürürüz. 5km. ara var.
Ciple Kuzu Pınarı Köyüne kadar gittik. Sabahtan yağan kar tipi durmuştu. Hava sakinleşmişti.
Bir evde biraz oyalandık. Gitmeyin dize kadar kar var, ne kızak ne atlı kimse gitmedi. Kar yumuşak burda kalın yarın gündüz olunca gidersiniz dediler.
Fakat bizim öğretmen abiler gideriz dediler.
Ben 22 yaşındayım. Bunlar giderse ben haydi haydi giderim diyorum. Rize’den gelen gencin de elinde bir çuval var üstelik.
Akşam olmak üzere çıktık yola. Dize kadar batarak ilerliyoruz. Gece oldu.
Karın beyazlığı içinde ilerliyoruz. Gök, kar ve biz.
O zamanlar düşünmediğim, sonradan düşünüp ürperdiğim ya kurt çıksaydı, ya rüzgar başlayıp toz gibi karı yüzümüze savurarak nefesimizi engelleseydi v. s.
Neyse bir saatten sonra köyden bir ışık göründü. Işığa doğru yürüdük yürüdük.
Eve vardığımızda saatler geçmişti.
Kaldığımız arkadaşlar beni ve halimi görünce böyle bir saçmalığı nasil yaptığımı sordular.
Botum, çorabım buz tutmuştu. Terle ıslanan her kıyafet buz tutmuştu.
Yürüdüğümüz için üşümemiştik ama birazcık bile dursan tehlikeli olabilir, başka şartlar bizi yok edebilirmiş.
Anlıyorsun ki ucuz atlatılmış bir yolculuk.
Sözün kısası,
Varsa alınacak nefesin alıyorsun.
Yoksa da ne yapsan boş.
Kısmet.
Ve dersini alarak devam edersen, şansın daha yükseliyor belki.
Ve gençlik yılları aklın az, bedenin daha çok kullanıldığı yıllar.
Google haritalardan baktım. İki köy arası 5.6 km.
Normal koşullarda 1 saat 7 dakika diyor.

Sonra biri çıkıp sana bakıp son gördüğüne bakıp fütursuzca yorum yapabiliyor..

AİLE & ÇOCUK & EĞİTİM

Bu Çağda ve bu İnanılmaz geliştiğimiz!? zaman diliminde…
Bir öğretmenin ve okulun görevi şunlar OLMAMALI !!!!
1-Saçını taraması gerektiğini,saçının traş olması gerektiğini, mendil taşımasını, el yıkamasını hatırlatmamalıyım.
2-Toplu bir yere girerken çıkarken sıraya girerek girip çıkmayı,
3-Arkadaşı ile alay etmemesini
4-Yardımlaşmayı
5-Ders çalışmasının kendi sorumluluğu olduğunu
6-Zorbalık yapmaması gerektiğini, aklının bedeninden önemli olduğunu
7-Eğitimin süs ve gösteriş olmadığını
8-Herkesin o an sahip olmadığı yiyeceği göstererek yememesi gerektiğini,
9-Dünya da her şeyi hak eden tek ve biricik insanın O olmadığını,
10-İnsanlara karşı saygılı olmanın en basit yaşam kuralı olduğunu,
Okul ve öğretmen öğretmemeli.
Bunlar ailede öğretilmeli.
Bunlar okulda öğretilmeye çalışılıyor ve büyük vakit alıyorsa:
-AİLE DE ÇOCUK YETİŞTİRME me SORUNLARIMIZ VARDIR.
-ÖĞRETİM , EĞİTİM VAKTİMİZİ HARCIYOR
demektir.
Eğer bunlar okul ve öğretmenin görevi ise AİLE nin görevi nedir?
Çocuk ailenin AYNAsıdır.
YOKSA BİZ TEKNOLOJİK ARAÇ KULLANMAYI, KAPIMIZDAKİ ARAÇLARI, CEBİMİZE VERİLEN BANKA KARTLARINI GELİŞME VE İLERLEME Mİ SANIYORUZ?