KUŞAKLAR ve FARKLARI

 1930-40 arasında dünyaya gelenlere “sessiz kuşak” deniyor. Savaşlar, kıtlıklar, ekonomik ve siyasi krizler, dünyanın bütün çilesini çektiler desek, yanlış olmaz. Gelenekselcidirler, risk sevmezler, iş ahlakı en yüksek kuşaktır. Türkiye’nin yüzde 5’ini oluşturuyorlar.

 ★ 1940’lı 50’li yıllarda dünyaya gelenlere “baby boomer” deniyor. Amerikalıların icat ettiği bir terim… İkinci Dünya Savaşı bitiyor, geleceğe dair umutlarda çiçekler açıyor, adeta dünyada yeniden hayat başlıyor, doğum hızında “patlama” yaşanıyor, yani “baby boom” oluyor. Baby boomer nesline ait insanlarımız, şu anda 60’lı 70’li yaşlarını sürüyor. Hiç şüphesiz istisnalar vardır ama, ortak özellikleri teknolojiden uzak olmalarıdır… Yetişme çağlarında, evlerinde işlerinde, hayatlarını kolaylaştıracak cihazlar yoktu, kendi işlerini kendileri yapmaya alışıktırlar. Yaşamak için çalışmadılar, çalışmak için yaşadılar, iş sadakatleri hayatlarını kolaylaştıracak cihazlar yoktu, kendi işlerini kendileri yapmaya alışıktırlar. Yaşamak için çalışmadılar, çalışmak için yaşadılar. Hem çocuklarına, hem ana-babalarına bakmak zorunda kalan nesildiler. Mecbur insan’dılar. Kanaat etme duyguları yüksektir. Türkiye’nin yüzde 21’ini oluşturuyorlar.

★ 1960’lı 70’li yıllarda dünyaya gelenlere “x nesli” deniyor. Şu anda 40’lı 50’li yaşlarını sürüyorlar. Otoriteye uyumlu ebeveynler tarafından yetiştirildiler, bu yüzden otoriteye saygılıdırlar, aidiyet duyguları yüksektir. Disiplinlidirler. İşlerinde sabırlıdırlar, çalışırlarsa, yükselebileceklerine inanırlar. İşleri, hayatlarının tamamını kaplar. Bu nedenle birden fazla işle meşgul olma yetenekleri pek yoktur, hobileri yoktur, genellikle “hobim var” diyebilmek için hobi edinirler. Teknolojik icatların çoğuna bizzat şahitlik etmişlerdir, bulaşık makinesinden bilgisayara, cep telefonundan internete, hemen hepsini, çocuklarıyla aynı anda görüp kullanmışlardır. İster istemez, teknolojiye adapte olma konusunda çocuklarının gerisinde kalmışlardır. Ağırlıklı olarak ebeveyn konumunda oldukları için, tüm yaş grupları arasında alışverişe en fazla bütçe ayıran ve bu yüzden ekonomideki dalgalanmaları en çok hisseden kuşaktır. Türkiye’nin yüzde 22’sini oluşturuyorlar.

 ★ 1980’li 90’lı yıllarda dünyaya gelenlere “y nesli” deniyor.

Şu anda 20’li 30’lu yaşlarını sürüyorlar. Çağ atlayan nesil işte bu… Kuşaklar arasındaki farklılığın en fazla hissedildiği nesil. Bireysel özgürlüklerine düşkündürler, ailelerini şüphesiz seviyorlar ama, aileden bağımsız olmak istiyorlar. Para, tapu, mal mülk biriktirmek için yaşamak istemiyorlar, güzel yaşamak için “yeterince” çalışmak istiyorlar. Bu nedenle, bir an önce yönetici olmak için, bir an önce kendi işlerini kurmak için, çok sık iş değiştiriyorlar. Ebeveynleri, yani x kuşağı eşeği sağlam kazığa bağlarken, y kuşağı iş bulmadan işten ayrılabiliyor, gemileri daha kolay yakıyor. Ebeveynlerine göre çok daha iyi eğitimliler ve gerçekçiler, küt diye söylüyorlar, acımasızca eleştiriyorlar. Otorite sevmiyorlar, kendilerine kural dayatılmasına katlanamıyorlar, saçmalığa tahammül edemiyorlar, kendilerinden yapılması istenen bir işin saçma olup olmadığı, yapılmaya değer olup olmadığı, onlar açısından hayati önem taşıyor. X kuşağı sevmese bile saygı duyarken, y kuşağı sevmezse saygı duymuyor. Sosyal medyanın kendilerine verdiği sanal özgürlük sayesinde, günlük yaşamda görüşlerini dile getirme kabiliyetleri çok yüksek… Sporu illa sporcu olmak için değil, bireysel beklentiyle, sağlıklı yaşam için yapıyorlar. Sanata illa kültürlü olmak için değil, akranları arasındaki rekabet nedeniyle yaklaşıyorlar. Zamanı çok iyi kullanıyorlar, aynı gün içinde hem çalışıp hem eğlenebiliyorlar, ertelemiyorlar, sıraya koymuyorlar. Bu kuşağın en önemli özelliği “helikopter anneler” tarafından yetiştirilmiş olmaları…

X kuşağına mensup helikopter anneler, çocuğun herhangi bir sorunu olduğunda gökyüzünden iner gibi iniyor, sorunu hallediyor, tekrar yukarı çıkıyor, gözlemlemeye devam ediyor, y kuşağından başka hiçbir kuşak böylesine müthiş bir desteğe sahip olmadı, bu yüzden anne-babalarıyla en çok “arkadaş” olabilen kuşak, y kuşağı… X kuşağı tüketimle farklı olmak isterken, mesela, kullandığı model telefonun sadece kendisinde olmasını isterken, giydiği ayakkabının sadece kendisinde olmasını isterken, y kuşağı böyle düşünmüyor, tam tersine, tüketimde benzeşmek istiyor, en çok kullanılan telefon modelini kullanıyor, en çok giyilen spor ayakkabıyı giyiyor, farklılığı üründe, markada, şirkette aramıyor, farklı ürünleri kullanan aynı insanlardan olmak istemiyor, aynı ürünleri kullanan farklı insanlardan olmak istiyor. Bu sayede rengarenkler, kuşaklar arasında farklılıkları en zengin kuşak, y kuşağı… Çok yaratıcılar, yenilikçiler. İstatistiklere bakıldığında, elbette bu bir teori ama, kuşakların 100 yılda bir kendini tekrarladığı görülüyor, sistem değiştiren devrimcilerin çoğunun y kuşağına denk geldiği görülüyor. Türkiye’nin en kalabalık yaş grubunu, yüzde 35’ini oluşturuyorlar.

 2000’den sonra dünyaya gelenlere “z nesli” deniyor.

 Bugün en büyüğü 19 yaşında. Diğer tüm nesillerden farklı olarak internet teknolojisiyle doğdular, oyuncak sevmiyorlar, ipad türevleriyle oynuyorlar, sosyal medya üzerinden sosyalleşiyorlar. Bebekliklerinden itibaren internet kullandıkları için, aynı anda üç beş konuyla ilgilenebilme yetenekleri var. Sinema seyrederken twitterdan mesaj atabiliyorlar, sizi dinlerken başka yere bakabiliyorlar, saygısızlık yapıyor zannediyorsunuz, halbuki kulağı sizde oluyor. Tüm nesiller arasında fikirleri en çabuk tüketen nesildir, çok beğenirken, hemen ertesi gün sıkılabilirler. Diğer kuşaklara oranla, en yaşlı ebeveynlere sahip kuşaktır. Geleneksel yöntemlerle eğitebilmek çok zordur, bireysel eğitimlerinin önemli bölümünü internetten aldıkları için, neyi bildiklerini neyi bilmediklerini asla kestiremezsiniz.. Türkiye’nin yüzde 17’sini oluşturuyorlar.

 ★ 2020’den itibaren dünyaya gelecek olanlara “alfa kuşağı” denilecek. Daha konformist, daha sabırsız, daha aceleci olmaları bekleniyor.

 ★ Toplum böyle bir şey.

★ Devinim halinde sürekli gelişiyor, farklılaşıyor, alışkanlıklar beğeniler istekler beklentiler davranışlar değişiyor

★ y kuşağı’nın ve helikopter annelerin dahil olduğu x kuşağı’nın toplumu etkileme gücü, yaşları itibariyle, en az 20 yıl devam edecek.

DÜN BİTTİ,YARIN GEÇ

BEKLEME
Mutlu olmak için bir insanı,bir zamanı,mevsimi beklemek imkansızı istemek..
Başkası size mutluluk veremez. Mutluluk tercihlerimizde..hayata bakışımızda..Her insan kendi imkanları ölçüsünde mutlu olabilir.
İnsana yaşam için belli bir zaman verilmiş.bunun her anı mutlu da geçmez.geçmeyecek te.Fakat biz değiştiremeyeceğimiz durumları değiştirmeye,etrafımızdaki insanları kendimize benzetmeye ,iyi olmasını istemeye uğraşarak zaman kaybederiz.Kim ne yaparsa yapsın.Sen kendin ol.Mutlu olduğun işleri yapmaya başla.Mutluluk senin kapında bekliyor olacak..Sen ne kadar negatif ve olumsuz bakarsan hayatın güzellikleri de senden uzak duracaktır..
Ekonomik zorluluklar olabilir. Her istediğiniz yere gidemeyebilirsiniz. O zaman çevrende gez.
Ben bunu nasıl görmemişim dediğin güzellikler göreceksin.
Bir ağaç altında ,bir deniz kıyısında,bir dere kenarında oturup kahve içtin mi? Kitap okudun mu?
Ağaç dikip suladın mı ? Çiçek büyüttün mü rengarenk açan.Deniz kıyısına taş topladın mı?
Bir köye gidip insanlarla sohbet edip yeni yaşamlar keşfettin mi? Bir yetiştirme yurdunda çocuk başı okşadın mı?
Örnek  çoğaltılabilir..Herkese göre farklı da olabilir..
Kendime şu kadar süre veriyorum, şöyle olursa şöyle yapacağım ,emekli olunca ,çocuk okul kazanınca,emmim tarlaya soğan ekince gibi saçma düşünceleri kenara bırakıp bugünün içinden güzellikler çıkararak anı güzelleştirerek tadını çıkarmaya bakacaksın.Hayat kimsenin mutluluğuna mutsuzluğuna bakmaz. O yolunca yürür. Yarın kimseye garanti vermez.Sağlığın nasıl olacak öbür gün biliyor musun?
İçinde bulunduğun durumdan sürekli şikayet et ? Sen ayağa kalkıp bir şeyleri değiştirmeden kendiliğinden değişecek mi?
Ya da birilerin imkanlarına özeniyorsan sen gereğini yapmadan ayağına serilecek mi Dünya?
Neyin varsa geliştirmeye çalışırken kalan zamanını mutlu olduğun şeyleri yaparak geçirebilirsin. Bir yere gitmek için aracın olması da gerekmez.toplu taşıma kullan.Bütçene uygun yerde kal.
Fakat istediğini yaşamaya çalış..Yaşama uzaktan baktığında her şey sana doğru mu koşacak sanıyorsun?
Sanma. Öyle bir hayat yok.
Mutluluk ne kaf dağında.Ne de ayaklarının dibinde.Aklının içinde ..Yakınarak mutlu olan yok..
Hareket etmezsen o sana gelmeyecek.Kalk ve harekete geç..
Yarın çok geç.Dün çoktan bitti..
E.S 

İNEBOLU ESKİ EVLERİ

TOPRAK FARKI

Sevmek akıl gibi, düşünce gibi bi şey değil.. Sevgi insanın iç sesi.. Olmuyorsa olmaz. Her insan bebek, çocuk sever değil mi? Ortamda birkaç bebek, çocuk var. Biri size başka geliyor. Kanınız ısınıyor. Elbette diğerlerine de iyi güzel davranıyor gereğini de yapıyorsunuz ama “O” başka oluyor. Yani bir izahı yok sevginin. Sizi sevmemişse biri, sevmez. Saygı gösterir, iyi davranır ama sevgi başka bir boyut.

Bizim sevdiğimiz biri, bizi sevmeyebilir. Bunu olgunlukla karşılamak gerekir. Belki böylesi daha iyi olur.

Zorla sevgi olmaz.

Bizim iyi insan olmamız bile bunu sağlamaz.

Bizim yapmamız gereken tek şey iyi bir insan olma çabasıdır.

Saygı görmek, takdir edilmek, onurlandırılmak sizin elinizde olabilir. Fakat sevilmek, bizim elimizde değil..

E. SELKİ

ÖNEM

Sizi önemseyen insan, siz yokken de siz yanındaymış gibi sizi de hesaba katarak davranır.. Bir yudum su içerken acaba o da su içti mi der. Bu inceliktir.

Sizi böyle önemseyene incelik gösterilir.

Eksiklerinizi bilip, sizi o halinizle kabul edip bu arada yanlışınızı da kırmadan gösteren, siz kırılırsınız diye özenle davranan insan sevilmelidir.

Böyle davranmayan kişiler için zaman harcayıp, değer verip sevgi gibi bir güzelliği yıpratmamak gerekir.

E.S 20.06.19

İNSAN

İnsan ne iyi ne de kötü. Ona anlam yükleyen biziz. Birkaç güzel davranışını görünce “iyi insan” ya da birkaç kötü davranış görünce de uzak durmak istediğimiz insan oluyor.Sonra zaman değişiyor iyi dediğin insanın yanlışlarını görüp hayal kırıklığı yaşıyorum. Elbette kimseden iyi ya da kötü olmasını beklemiyorum. Kendime bir yargıya vardığım için kızıyorum.

Bu duyguyu yaşamamak için insanın sadece o anlık o olaya gösterdiği davranışa bakarak şu an iyi davrandı, ya da bu davranışı kötü demek daha doğru..

Belki de insan hep iyi davranış görmek istiyor onun için iyi anlamlar yüklüyor.

İnsanı çıkarına en küçük bir terslik olunca hemen keskin bıçak kesiliveriyor.

Sizinle direkt ilgisi olmasa bile etkileniyorsunuz.

Bazı insanlar ellerinden gelse tüm dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanıyor, öyle bekliyor, öyle davranıyor.

Çocuksa en önemli çocuk onun, kıyafet onun ki, iyilik meleği sadece o. Tüm gösteriş onun..

Böyle birine değer verdiğim zaman kendime “sen bi … bilmiyorsun”. Akıllı ol. diyorum.

Ve kendime diyorum ki, hadi gidek!

E. S

18.06.19 E. S

SUSMAK

Öyle zaman olur ki, yüreğinizden dilinize gelen kelimeler bir acı yutkunmayla suskunluğa dönüşür. Çaresizlik suskunluk getirir. Zamansız bir ılık rüzgar dallarda çiçek açtırır sonra soğuk rüzgara yenik düşer ya çiçek .. İşte öyle..

E.S