SABIR

Sabır ve tahammül. Birbirine çok yakın renkler. Fakat çok farklı..Sabır bir bilinçlilik gerektirir. Amaca ulaşmakta bir yol seçimidir. Tahammül ise katlanmaktır. Hedef olmayabilir. Umut taşımaz. Çaresiz kalmanın ağırlığını taşır.Sabrın manevi gücünü taşımaz. En zor durumlardan biri de SABIR ve KATLANMA arasındaki o ince çizgide kalmaktır..

E. SELKİ

Çalış – Fethiye

Kanat Kırılınca

Bugün evde rutin kahvaltımızı yapıyorduk. Komşumuz abla yola çıktı,durak niyetine kullanılan kamelyada uzun bir süre dolmuş bekledi.Bunda bir anormallik yok denebilir. Fakat bizi etkileyen eşini yaklaşık bir yıl önce kaybetti. O varken otomobilin yanında beklerdi eşini. Birlikte gidip gelirlerdi. Değerli bir insandı. O günleri anımsadık. Üzüldük. Eşime dedim ki, ben yanında olmazsam asla dolmuş bekleme.. Taksi ile git gel..Takıldı..Para varsa taksiye binersin.. dedi. Dedim ki, taksi için yeteri kadar paramız olacak..

İki insan yıllar içinde birbirinin kolu kanadı oluyor.. Bir kanat kırılınca uçmak zor. Daha zoru belkide uçmaya alışıp, yürümeye razı olmak..

Allah kimseyi “kanat”tan mahrum etmesin..

E. SELKİ 15.07.19

Karadeniz İlkokulu ndan

Yorulur İnsan

Yıllarca yatılı okullar ve gurbette yaşamış her sorunumu kendi çözmeye alışmış ya da mecbur kalmış biriyim. Çözüm odaklı olmayı öğretiyor hayat. Bazen bir desteğe ihtiyacı oluyor insanın. Yorucu oluyor. Evet kimseye muhtaç olmamak, dik durabilmek hiç minnet borcunun olmaması güzel oluyor ama insan birazcık bir desteği de istiyor. Keşke arada bir de olsa zorlandığını görüpO iş bende, sen düşünme “diyen ve o işi halleden bir yakınınız olsun istiyorsunuz. O kadar az yaşadım ki bu duyguyu… Bazen istiyorum. Borçlu hissetme pahasına..

E. SELKİ

Deyiş

Nefes harceyleme salma araya
Bir özün bilmeze bildiremezsin
Müşteri olmadan gelip geçene
Gel al demeyinen aldıramazsın

Ne güzel kapıdır görünen kapı
Ordan gelir geçer kulların hepi
Yüzbin emek çeksen yapılmaz yapı
Kumdan duvar örme kaldıramazsın

Derviş Ali’m derki koyman hayini
Herkes beğenmiştir kendi huyunu
Dibi delik kaba hakkın suyunu
Taşıyıp yorulma dolduramazsın

Öğretmenlerin “Sonsuz” Tatili

Gerek farklı kamu çalışanlarıgerekse veliler arasında öğretmenlerin senelik izinleri hep kıskançlık konusu olmuştur. Okulların tatil tarihi yaklaştıkça arkadaş ortamlarında “Yine iyisin! Bu öğretmenler de ne çok tatil yapıyor! Hayat size güzel! “sözleri artmaya başlar. Öğretmenler biz daha seminer yapıyoruz henüz tatil başlamadı diyerek kendilerini açıklamaya çalışsalar da öğrencinin olmadığı bir okulda çalışıyor olabileceğin fikri pek kabul görmez…Öğretmenlerin dönem içerisinde ancak rapor almaları ya da 1. Derece yakınlarının vefat etmesi ile izin alabildiği gerçeğini görmezden gelir. Evini taşıyacak olması, akraba ziyareti, misafir gelmesi, banka, belediye vs. işleri için izin alamadığını bilmez. Öğretmenlerin kendi çocuklarının okuldaki ilk gününü göremediğini, karnesini almaya gidemediğini; tören,etkinlik, mezuniyet vs. katılamadığını fark etmez. Eve geldiğinde kendi çocuğuna tahammülü kalmadığını bilmez..

O öğretmen ki koskoca iki ay tatil yapıyor sene içerisinde ne sıkıntı yaşarsa yaşasın kimse umursamaz.

O öğretmen ki hastalanıp rapor alırsa ve okula gidemezse hasta olmak suçmuş gibi velilerin suratının nasıl asıldığını kimse umursamaz.

Birçok iş ara sıra geç kalmayı kaldırabilir fakat öğretmen öğrenciden sonra okula gidemez. Birçok iş “Annem, babam geliyor, karşılamam gerek” izinlerini alabilir öğretmen sınıfını bırakıp bir yere gidemez. Öğretmen çocuğu, yakını hastalanırsa ancak refakat izniyle yanına gidebilir. Öğretmenlerin yüksek lisans yapma oranı düşüktür çünkü derse devam zorunluluğu olan herhangi bir bölümde okulu bitirmeleri imkansızdır; sınıf beklemez…

Bakanlık da öğretmenlerin çok fazla tatil yaptığını düşünüyor olmalı ki yeni dönemde kasım ve nisan aylarında öğrencilere birer hafta tatil verirken öğretmenlerin okula devam etmesini uygun görmüştür. Öğrenci çok yorulduğu için bu aralarda tatile ihtiyaç duyarken o öğrencilerin her ihtiyacı ile ilgilenen öğretmenin dinlenmeye ihtiyacı olmadığı düşünülmüştür.

Ne de olsa öğretmen yaz döneminde bitmeyen sonsuz !!! tatil yapmaktadır…

Kendinden Vazgeçme

Bazen insanların kendinden vazgeçtiğini başkasına akrabaya muhtaç birine gösterdiği ilgiyi çabayı kendine göstermediğini gördüm.

Sebebi bana göre hep verdiği zaman iyi olacağını, sevileceğini, öyle davranırsa insanların değişip daha iyi karaktere bürüneceğini düşünüyor olmalarıdır.

Oysa insan en çok kendini değerli kılmalı. Hep verdikçe karşıdaki insan hep vereceğini biliyor ve daha fazlasını isteyebiliyor.

Arada bir durup sende bir istekte bulun.İhtiyacın olmadan bile. Bir dene hep verdiklerini. Sen isteyince nasıl davranıyor.. Gör.. Tavrını ona göre tekrar gözden geçir..

Herkes için iyi olmak zorunda değil insan. Hayatta nötr olmak ta var. Yani kötü davranmadığın zaman bu yeterlidir bazen. Asli görevimiz de budur. Artılara biz karar veririz..

Canın yanarken, derdin varken, moralin bozukken kim seninle birlikte oluyorsa artını ona göster..

İnsanlar sen talep etmedikçe sıkıntın derdin yok sanıyor.

Sıkıntımız derdimizi dile getirmek ben de hasta, Yorgun, sinirli, kötü günümde olabiliyorum u göstermek gerekiyor.

İnsanlar sen yaşamından vazgeçtikçe ganimet bulmuş, kurulu sofrada yemek bulmuş gibi senin vazgeçtiğin hayatı da kendininmiş gibi yaşayacak.

Başkalarına bağışlamak için yaşam bahşedilmemiştir insana. O senin hakkın.. Olanakların ölçüsünde en iyi şekilde yaşamak ta hakkın.

Hakkına sahip çık.

Hayat kırıklarınızı unut. Yeniden başla.

Miras ta kalmıyor hayat. Evladına bile bırakılmıyor yani..

Öyleyse vazgeçme kendinden. Sen sıfırların önündeki BİR 1⃣ SiN. Sen yoksan herşey hiç ve değersiz.

Hayata anlam katan sensin. Sen yoksan yaşam da yok..

Kendinden vazgeçme. Rabbim bu hakkı sana bahşetmiş. Geri çevirme.

E.S

YARIŞTA YOKUM

Kimse ile yarışım yok. En iyi, en kusursuz, en önemli, en…., en……değilim. İddiam da yok.

Sadece yaptığımı doğru bildiğim şekilde, özenli ve empati ile yapmaya çalışıyorum.

Hata yaparsam özür diliyorum.

İnsanlar benden daha iyi, daha komik, güzel, zengin….. vb. olabilir. Yolları açık olsun.

Benim yaşamımı ilgilendirmeyen hiç kimsenin nasıl yaşadığı, ne yaptığı umrumda değil.

Kimseyi değiştirmeye, kimseye akıl vermeye niyetim yok.

İddiasızım.. Sıradanım..

Böyle olmak bana en sevdiğim duygu olan Özgür lük duygusu veriyor.

Bu devasa bir mutluluk.

İsteğim kalbimde büyüttüğüm çiçeklere gölge edilmesin…

Dileyen bu iddiasızlığıma sıradanlığıma gülebilir, alay edebilir. Yeter ki karışmasın.

Yaşam biçimime karışılması kırmızı çizgim..

Gölge olunmasın başka iyilik istemem.

BEN YARIŞTA YOKUM..

E.S