İnsan değer görmek,önemsenmek,varlığının ve yaptıklarının kabul görmesini isteyen bir varlıktır.Bunu görürse daha güzel işler yapmak için çabasını artıracaktır.
Bunun dışında toplumsal alanda,kurumsal alanda,kişisel alandaki ilişkilerinde yok sayılan önemsenmeyen kişi bu duygunun yarattığı öfke ve nefretle baş etmek zorunda kalacaktır.Zorunluluklar gereği baş eğen kişi karşı tarafa içten içe kızarken,ona gösterişsel bir yakınlık,büyüklük atfetme değerli gördüğünü göstermeye çabası içine girer.Bu değersizlik duygusunun yarattığı hasarı büyütmemek için bir savunma mekanizmasıdır.
Eşi tarafından değersizleştirilen kadın “ben anayım”moduna girer.Evde hiçbir iş için yardım istemez.”Ben olmasam bunlar aç kalır “der.Eşine içten içe kızar ama başkasının yanında güzel sözler söyler.
Öğretmeni tarafından değersizleştirilen öğrenci öğretmene daha fazla hizmet ederek ona kendini göstermeye çalışır.
Devletten hizmet alamayan vatandaş “önemli olan devletin bekası,devlet var olsun da herşey olur gider “der..
İşçi patron karşısında ses çıkaramaz.Ses çıkarırsam çocuklara ekmek götüremem der.O bana ekmek veriyor diyerek idealize eder.
Oysa herkes herşeyin farkındadır fakat zorunlu olduğu,muhtaç olduğu için de karşı tarafı yücelterek öfkesini dizginler.
Bu yaşananlar sonucunda içi cinnet dolu, gülen yüzlü robotlar dolaşır yaşamda..
Sonra hiç beklemediğiniz bir anda “karıncayı incitmez”denilen insanlar beklemediğiz bir davranışla karşınızdadır.
İçten içe yanan ateş görülmemiş,bir anda parlamıştır.
E.Selki 25.01.2022