GÜNLÜK GİBİ …

Bu geceyi kötü geçirdim.Saat 01.50 idi .Birdenbire uyandım.İçimde bir korku vardı.Işığı açmadım.Koridora doğru yürüdüm.Mutfak kapısını açtım.Deniz tarafında mutfak.Pencereden baktım.Ne denizde ne çevrede hiç hareket yok.Odaya döndüm.hiç bir ses yok.Rüzgar bile esmiyor.Yaprak kımıldamıyor.Tuhaf bir gece.Uzaktan ne bir köpek sesi,ne kuş,ne yoldan geçen bir araba.Terk edilmiş bir dünyada yalnız başıma kalmışım korkusu.Bir çok rahatsız olduğum gece bile uyandırmadığım eşimi uyandırıp iki laf edelim diye uyandırmak geldi ilk kez içimden..

Yatakta uzun süre oturdum. Bunun gün boyu hiçbir iş yapmadan televizyon, bilgisayar ve telefona bakmak ve dünyadaki olumsuz haberleri izlemekten olduğunu düşündüm.

Bugün bunlarla ilgilenmeyeceğim dedim ama öyle boş vakit var ki..Yine de ilgileniyor insan.

Bu korana günlerinde kendimi çaresiz, işe yaramaz hissediyorum ve olması gereken bir olay var ve çaresizce onu bekliyor gibiyim. Hasta olmamak ya da bulaştırmamak adına olan çabamız zihnimizi yoruyor .Bir çocuk çaresizliğinde günlerin geçmesini bekliyoruz.

Korkularımıza başka bir rahatsızlık olsa bile Sağlık Birimine gitme korkusu ekleniyor. Yakınımız birinin rahatsızlanması olasılığı ,ne yaparız endişesi içinde kalıyoruz.

Belki de olanları uzaktan izlemek çaresizce bakmak yoruyor bizi.Bir şey yapamamak çaresizliği..

Dışarıda doğanın canlanışını görüp ona katılamıyoruz. Bu insan yaradılışına aykırı geliyor.

Bu günler geçtiğinde bu yazı da öylece bir anı olarak belki de yaşamımızda yerini alacak.Rüya gibi gelecek.Rüyadan çabuk ve güzel uyanmak dileğiyle..

E.SELKİ

Hayat devam ediyor.Kapımın önündeki çiçek umut veriyor.

Koronavirüs Salgınında Ebeveyn Olmak

 

 Çocuk, ergen ve aile terapisi alanında çalışan psikolog Emily W. King, sosyal medya üzerinden ebeveynlere yönelik etkileyici bir duyuru yayınladı. Bu zor günlerde bu sözleri sık sık hatırlamak hepimize iyi gelebilir:

Ebeveynler; bugünlerde bizden beklenen şeyler bir insanın yapmasının pek mümkün olmadığı şeyler. İster tam zamanlı ya da yarı zamanlı çalışan, ister çalışmayan bir ebeveyn olalım bunun bir sebebi var.

Çalışmak, ebeveynlik yapmak ve öğretmenlik yapmak aynı anda yapılamayacak üç farklı iştir. Zor olmasının sebebi sizin bir şeyleri yanlış yapıyor olmanız değil. Zor, çünkü bizden beklenen şey çok fazla. Elinizden gelenin en iyisini yapın.

Eğer bir seçim yapmak zorunda kalırsanız, ki bir noktadan sonra bunu yapmak zorunda kalacaksınız, bağ kurmayı seçin. Bir okul ödevi üzerine tartışmak yerine bir oyun oynamayı seçin. Çocuğunuz size yardım etmiyor diye öfkelenmek yerine ona çamaşırları yıkamayı öğretmeyi seçin. Gülmeyi ve sarılıp yatmayı ve onlara güvende olduklarını hatırlatmayı seçin.

Eğer kendinizi stres altında hissediyorsanız, beklentilerinizi mümkün olduğu kadar düşürün ve sanal olarak birileriyle sosyal bağlar kurun. Kendimize iyi bakmak için hepimizin birbirine ihtiyacı var.

kaynak :eğitim pedia

Farklı Öğretmenlerden Evde Eğitim Sürecine Dair Tavsiyeler

Okullar belirsiz bir süreyle kapatılmış ve sınavlar iptal edilmiş olabilir, ancak çocukların hala güvende hissetmeye, eğitim görmeye ve eğlendirilmeye ihtiyacı var. Çoğu okul ödevleri eve göndermeyi planlıyor ve online platformlar aracılığıyla ulaşabileceğiniz çok sayıda ücretsiz kaynak mevcut. Tüm bu yeniliklere alışmaya çalıştığımız bu süreçte, evden öğretime nasıl başlayacağız? Acil durum tavsiyelerini almak üzere öğretmenlerle görüştük. İşte ebeveynlere yardımcı olabilecek bazı yöntemler…

Çocuğunuzun mutluluğuna öncelik verin

“Öğrenme, çocuklar kendilerini mutlu, güvende ve emin hissettikleri takdirde gerçekleşir. Çocuğunuza güvende olduğunu ve sevildiğini hissettirmeniz gerekiyor.” Jules White, Okulu Müdürü

Bir rutine bağlı kalın 

“Çocuklar normalliğe, alışkanlıklara ve belli bir yapıya ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle rutininize bağlı kalın. Bu, evde eğitimi kolaylaştırır ve çocukların bu dönemin bir tatil olmadığını fark etmelerine ve öğretmenlerinin onlardan bir dereceye kadar öğrenmelerini beklediğini anlamalarına yardım eder.” Lillie Rosenblatt, İlkokulu Öğretmeni 

Çocuğunuza biraz özerklik tanıyın 

“Çocuğunuzun kendi fikirlerini ve evde öğrenimi birleştirerek gün içinde kendi programını veya zaman çizelgesini oluşturmasına izin verin. Her sabah üst üste PlayStation oynamayı planlamaya çalışırlarsa, muhtemelen müdahale etmenizin vakti gelmiştir, ancak önce onlara seçenek sunun. Bence birçok ebeveyn sonuçtan memnun kalacak.” Joanna Conway, İlkokulu Müdürü

Çocuğunuzun sıkılmasına izin verin 

“Çevremdeki evlerde öğrencilerin çevrimiçi öğrenme platformlarına erişmelerini sağlayan masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar gibi teknolojik aletler pek yaygın değil. Tavsiyem, bırakın çocuklarınız tatillerini yaşayıp sıkılana kadar eğlensinler. Bunun ardından öğrenmeye başlamayı isteyeceklerdir. Bu noktada ödevin amacı standartları iyileştirmek değil, can sıkıntısını hafifletmek.” Chris Dyson, İlkokulu Müdürü

Tablet, telefon ve televizyon kullanımını kısıtlayın

“Etkileşimler arkadaşça ve destekleyici olduğu sürece çocukların arkadaşlarıyla sanal temasta kalması önemli – ama fazla ekran zamanından muhakkak kaçınmalısınız. Aşırı ekran kullanımının hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa olumsuz etkileri olmakla birlikte uyku düzenini de bozduğu biliniyor. Çeşitlilik şart: Egzersiz yapmak, kitap okumak ya da yeni bir beceri edinmek, televizyon ve bilgisayar ekranlarının monotonluğundan kaçınmanın en güzel yollarındandır.” Jules White

Okuryazarlık ve matematik becerilerine yoğunlaşın…

“Temel dil ve matematik becerilerini uygulamaya devam edin. Sayılar, çarpım tabloları, bölme/toplama/çıkarma işlemlerine dair yöntemler gibi matematiğin ana konularını tekrar gözden geçirin. Çocuğunuzu keyif için yazmaya teşvik edin; gün içinde yaptıklarını kağıda dökebilir ya da çizgi roman hazırlayabilir.” Jordan Bickel, İlkokulu Öğretmeni  

…ancak unutmayın, öğrenme eğlenceli olmalı!

“Çocukların en başından bir planı ya da zaman çizelgesi olmalı ve bir zamanlayıcı kullanarak buna bağlı kalmalılar. Ancak aktiviteler yalnızca dil ve matematik temelli olmamalı. Öğrenmeyi eğlenceli hale getirmek büyük önem taşıyor. Bu yüzden yemek pişirmek, resim yapmak ya da bahçeye çıkmak gibi etkinlikler de can sıkıntısını azaltmak için birebir.” Emily Proffitt, İlkokulu Müdürü

Çocuğunuza özenle yaklaşın

Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuzun kendinden beklenilenleri ve karşılaştığı zorlukları anlatmasını dikkatle dinleyin.” Jules White

Sosyal izolasyonun ve sürekli denetimin etkisini düşünün 

Çocukların bağımsız kalıp rahatlayabileceği boş zamanlar yaratmak hayati öneme sahip. Öğrencilerimizi birbirlerine yazmaları için teşvik ediyoruz. Bu sayede onlara bir amaç kazandırırken daha az yalnız hissetmelerine yardımcı oluyoruz.” Emily Proffitt

Her gün kitap okumayı teşvik edin

“İster kendi kendilerine, ister ebeveynlerine veya kardeşlerine, isterlerse de hayvan arkadaşlarına olsun, çocukların kitap okumaya devam etmesi çok önemli. Ne okudukları hiç fark etmez, yeter ki okusunlar.” Jordan Bickel

Çocuklardan durmaksızın çalışmalarını beklemeyin 

“Çocuğunuz ne kadar küçükse, usluca oturup öğrenme süresi de o kadar kısalır. Bu yüzden, verimlilik için sık sık ara vermeleri gerekiyor.” Lillie Rosenblatt

Aşırıya kaçmayın

1. ve 2. sınıf öğrencileri için bir gün içinde toplam iki saat ders süresi tavsiye ediyorum. Sanatsal ve uygulamalı faaliyetleri de içermeli bu süre. 3 ila 6. sınıf öğrencileri için günde üç ya da dört saat uygun. Tekrar etmekte fayda var, bu sürede beden eğitimi aktivitelerine ve yaratıcı sanatsal faaliyetlere de vakit ayırmalısınız.” Jordan Bickel

Çocuk liderliğinde öğrenmeyi destekleyin

“Çocuğunuzu ilgisini çeken bir konuyu araştırmaya ve öğrendiklerini yaratıcı bir proje ile göstermeye teşvik edin. Bunu oyun hamuru, karton ve kağıt gibi evdeki eşyaları kullanarak veya bir sunum aracılığıyla yapabilirler. Çocuklarınızın deney yapmasına izin verin.” Jordan Bickel

Düzenli hareket molaları verin 

“Hareket molaları – müzik eşliğinde dans etmek ya da hayvan yürüyüşlerini taklit etmek gibi – çocuklara duyusal geri bildirim ve “yenilenme” şansı sağlar. Hızlı hareket molaları işe yaramıyorsa yavaşlayın. Duvarda veya sandalyede şınav çekebilir veya ellerinizi, omuzlarınızı ve bacaklarınızı esnetebilirsiniz. Çocuğunuz için işe yarayan yöntemi bulun. Öğrenmesine ve odaklanmasına yardımcı olacaktır.” Lillie Rosenblatt

Açık alanlardan yararlanın 

“Açık havada öğrenmenin pek çok faydası mevcut: Çocuklar yaşadıkları dünyayı takdir etmeyi öğreniyorlar, çözüm ve duyusal becerileri gelişiyor ve ayrıca fiziksel ve zihinsel sağlığa da olumlu etkileri var. Belki evinizin çevresinde bulunan bitkiler ve ağaçlara dair bilgiler edinirsiniz ya da kendi açık hava egzersiz alanınızı oluşturup her gün birlikte spor yaparsınız. Fiziksel olarak hareket etmek zihin sağlığımızı korumamıza da yardımcı oluyor.” Joanna Conway

Çocukların başarılarını değil çabalarını ve davranışlarını övün

“Çocuğunuzun çabalarını, davranışlarını ve yaptığı işin belli yönlerini dikkate alan pozitif ve yapıcı övgü, ‘Aferin, ödevini tamamladın’ demekten çok daha güçlüdür.” Lillie Rosenblatt

Çocuğunuzla bağ kurun

Birlikte geçirdiğiniz bu ekstra zamanların tadını çıkarın. Sanat yapın, kutu oyunları oynayın, yemek hazırlayın, yapboz yapın, şarkı yazın, dans ya da müzik videosu çekin. Hatta akrabalarınızı neşelendirmek için onlara gönderebilirsiniz. Ayrıca, her gün ailenize neden minnettar olduğunuzu paylaşmanızı öneririm.” Joanna Conway

Mevcut programınıza bağlı kalın

“Zaman çizelgenize mümkün olduğunca uymaya çalışın. Evde çalıştığınız şeyi çeşitlendirmenize yardımcı olacaktır. Üstelik öğretmenlerin de size yardımcı olmak için bu zamanlarda online olma ihtimalleri daha yüksek.” Niamh Sweeney, Öğretmen

Ücretsiz sitelerden ve uygulamalardan yararlanın

“Konunuzla ilgili internette arama yapın. Kriz boyunca ücretsiz içerik sunan onlarca kaliteli internet sitesi ve uygulama mevcut.” Alex Goldsmith, Matematik Öğretmeni

Pozitif olun

“Günlük tutun. Her gün altı dakikanızı şunları yazmaya ayırın: Minnet duyduğunuz üç şey, bugünü güzel geçirme planınız, bugün yapacağınız iyi bir şey, kendinizi geliştirme planınız ve gün sonunda da başınızda geçen iyi tecrübeleri ekleyin.” Chris Hirst, Lise Öğretmeni

 

Bir Eğitimciden Uzaktan Eğitim Sürecini Planlamanıza Yardımcı Olacak Tavsiyeler

Koronavirüs salgınından ağır şekilde etkilenen ülkelerde okullar ikinci bir karara kadar kapatıldı. Ancak buna hazır değiliz. Bu hafta konuştuğum öğretmen arkadaşlarımın hepsi çok endişeliydi. Öğretmenler en çok da hassas öğrencileri hakkında endişeleniyorlar: Okula en çok ihtiyaç duyan öğrenciler, bu süreçte en çok zorlanan öğrenciler olacaklar. Bir öğretmene göre tüm bunlar “büyük bir felakete” yol açacak.

Peki bu “felaketten” nasıl kaçınabiliriz? Öğrencilerin öğrenmeye devam etmelerini nasıl sağlarız? Ne hazırlamalıyız?

Bir öğretmen eğitimi programını yönetiyorum ve programın katılımcılarıyla çok az sıklıkta bir araya geliyoruz (son iki yılda yalnızca altı kere buluştuk). Program başladığından beri uzaktan öğrenmeye dair birçok şey öğrendim. Tecrübe ettiğimiz kısıtlamalar, okulların şu anda karşı karşıya kaldıklarıyla aynı olmasa da pek çok benzerlik mevcut.

Okulların karşılaşacağı zorlukları ve tecrübelerime dayanarak öğretmenler için hazırladığım tavsiyeleri aşağıda paylaşıyorum…

1) Öğrencilerinizden ne istediğinize karar verin ve bunu uzaktan yapmalarını nasıl sağlayacağınızı bulun. 

Yaşanan zorluk: Uzaktan öğrenme için nasıl planlama yaparız?

Ben ne öğrendim: İnsanların neyi öğrenmesini/yapmasını/uygulamasını istediğinizi planlayın. Ardından bunu uzaktan yapmalarının bir yolunu bulun. Diyelim ki, katılımcılardan anahtar metinler okuyarak öğretmen eğitimini destekleyen kanıtlara dair bilgilerini artırmalarını istiyorum. Önce bunu yapmanın yollarını bulurum: Metinleri paylaşırım (e-posta yoluyla), insanları belirli sorulara cevap vermeye davet ederim (Google Forms aracılığıyla) ve seçtiğim cevapları herkesle paylaşırım (yine e-posta yoluyla). Teknoloji konusunda endişelenmeme gerek yok, katılımcıların ne yapmasını istediğime karar vermem yeterli.

Siz ne yapabilirsiniz: Öğrenci öğrenimi için en önemli olan etkinlikleri belirleyin; zorlayıcı metinler okumak, değerlendirme sorularına cevap vermek veya kendi kendilerine test yapmak gibi. Ardından bunu yapmanın basit bir yolunu bulun:

Zorlayıcı metinler okumak: E-posta veya başka bir yöntem aracılığıyla metinleri öğrencilerinizle paylaşın, metinleri okumalarını ve Google Docs ya da Google Sheet üzerinde özetlemelerini ya da yorum yapmalarını isteyin.

Değerlendirme sorularını cevaplamak: Konuyla ilgili çalışmalar hazırlayın (bunları e-posta ya da Skype görüşmesi aracalığıyla paylaşabilirsiniz) ve öğrencilerinizden belirli sorulara cevap vermelerini isteyin.

Test yapmak: E-posta veya Google Docs yoluyla öğrencilerinize test gönderin ve bunları kendi başlarına tamamlamalarını isteyin.

Sonuç: Öğrencilere nasıl öğreteceğinizi biliyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey, en önemli öğrenim unsurlarını uzaktan yerine getirmenin yollarını bulmak.

2) Basit ve tekrarlamalı görevler belirleyin 

Yaşanan zorluk: İnsanlar meşgul ve başka öncelikleri var: Uzaktayken eylemlerini kontrol edemiyorum ve etkili bir katılım için onları ikna edemiyorum. Bir görev çok karmaşık veya zorlayıcı ise vazgeçiyorlar.

Ben ne öğrendim: Her derste görevlere yaklaşımımızı değiştirirsek, öğrenciler görevin nasıl yapılacağını düşünmek zorunda kalırlar, ki bu da onları görevi yerine getirmekten ve öğrenmekten alıkoyar. Sınıfta bu durumla başa çıkabiliyoruz, çünkü dikkatlerinin dağıldığını görebiliyor ve konuyu tekrar açıklayabiliyoruz. Ama uzaktayken bunların ikisi de daha zor. Tekrarlandıklarında yeni öğrenmelere imkan veren net ve basit görevler tasarlamaya çalışıyorum. Örneğin, öğrenme bilimi üzerine bir modülde katılımcılardan her hafta aynı şeyi yapmalarını istiyorum: Öğretmenlere öğrenme bilimi ilkelerinden birini öğretin ve ne anladıklarını değerlendirin. Görev değişmiyor, ancak katılımcılar farklı ilkeleri ele aldıkça ve yaklaşımlarını geliştirdikçe değeri artıyor.

Siz ne yapabilirsiniz: Tüm öğrencilerin yapabileceği net görevlere öncelik verin. Bazı öğrencilerin tamamlayamayacağı (ve dolayısıyla ilgisini kaybedeceği) görevler üretkenliğinizi azaltır. Ödevlerden bahsettiği bir konuşmasında Dani Quinn bunu güzelce ifade ediyor:

“Öğrenciler sınıfta zorlanıyorlarsa ödevlerini yapmalarının imkanı yok. Eğer konuyu sınıfta anlıyorlarsa, o zaman belki ödevlerini yapabilirler… En zorlu ödevleri, öğrencilerinize en az destek olabileceğiniz süreçte (çünkü yanlarında değilsiniz, muhtemelen yorgunlar ve işi aceleye getiriyorlar) vermenin mantığını göremiyorum. Ödevleri, zaten nasıl yapacaklarını bildikleri şeyleri uygulamak ve pekiştirmek için kullanın. Tüm öğrencilerinizin (çaba göstermeleri koşuluyla) kendilerini yüzde 100 vermelerini bekleyebileceğiniz bir ödev hazırlayın.”

Öğrencilerinizin tamamlayabileceği en gelecek vadeden faaliyetler neler? Bireysel olarak fikrim, kendi kendilerini test etmeleri ve değerlendirme sorularını tamamlamaları. Online bir derste ise açıklamalara katılmak ve not almak.

Sonuç: Birden fazla konuya doğru şekilde uygulanabilecek 2-3 basit etkinlik seçin.

3) Motive etmek, açıklama yapmak ve görevleri uygulamak için öğrencilerinizle birebir görüşmeye zaman ayırın
Yaşanan zorluk: Öğrenciler belirlediğiniz ödevleri tamamlama konusunda deneyim veya motivasyon eksikliği yaşayabilirler.

Ben ne öğrendim: Programımızdaki her modül yaklaşık yarım dönem sürüyor. Katılımcıları görevlere hazırlamak için onları en fazla bir ya da iki gün görüyorum. Bu sırada bazı temel fikirleri öğretiyorum, ancak ana odak noktam katılımcılara tamamlamalarını isteyeceğim görevlerin değerini göstermek ve bunları nasıl tamamlayacaklarını bilmelerini sağlamak oluyor. Bu modülün ve bu görevin neden önemli olduğunu açıklamaya zaman ayırıyorum, ayrıca katılımcıları görevi uygulamaya davet ediyorum. Örneğin, katılımcıların üzerinde çalıştıkları şeyleri paylaşmaları ve geri bildirim almaları için telefon üzerinden haftalık bir bilgilendirme toplantısı yapıyoruz. Katılımcıların bireysel olarak yönetilebilir hissetmesini sağlamak için konuşmalar birebir gerçekleşiyor.

Siz ne yapabilirsiniz: Öğrencilerin gerçekleştirmesi gerektiğini düşündüğünüz 2-3 göreve karar verdikten sonra, öğrencilerinize bu görevlerin neden önemli olduğunu gösterin: “Bu görevi seçtim çünkü… size yardımcı olacak çünkü… neden iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsunuz?”. Ardından bir ders pratik yapın ve öğrencilere karşılaştıkları engelleri sorun.

Sonuç: Öğrencileri “evlerine göndermeden” önce, onlardan ne yapmalarını istediğinizi anladıklarından ve bunun nedenini tam olarak bildiklerinden emin olun.

4) Etkileşim temelli eğitim uzaktan da yapılabilir

Yaşanan zorluk: Öğrencilerimizin durumunu uzaktan nasıl bilebiliriz?

Etkileşim temelli öğretim gerçekten önemli. Şahsen katılımcılarımın konuları ne kadar anladıklarını bilmemeye dayanamıyorum. Neyse ki bunu online öğretimde de takip edebilirsiniz. Örneğin, katılımcılar haftalık toplantı çıkarımlarını, atacakları adımları ve haftalık okumalarından çıkardıkları notları yazıyorlar (bu sayede birbirlerinden de öğreniyorlar). Skype ya da Zoom üzerinden online bir seans yapıyorsak, onlara belirli sorular soruyorum ya da katılımcıların tepkilerini ve sorularını iletmelerini istiyorum. Cevaplarını konuşma kutucuğuna yazıyorlar. Herkesten “Eğer sorunuz yoksa, ‘sorum yok’ yazar mısınız lütfen?” diye ricada bulunuyorum, bu şekilde daha kolay oluyor.

Siz ne yapabilirsiniz: Öğrencilerin geri bildirimlerini isteyin. Karmaşık sorular için Google Forms kullanabilirsiniz, online dersleriniz sırasında ise sisteminizdeki konuşma kutusu yeterli olacaktır.

Sonuç: Öğrencilerin anlayıp anlamadığını kontrol etmeye devam edin ve öğretim yöntemlerinizi buna göre uyarlayın.

5) En basit teknolojik çözümleri seçin

Yaşanan zorluk: Teknoloji konusunda bilgili değilim/Öğrencilerim çevrimiçi olma konusunda engellerle karşılaşıyor/Ödevleri paylaşmak için gelişmiş bir teknolojik platforma sahip değiliz.

Ben ne öğrendim: Bir öğrenci, öğretmen ve öğretmen eğitmeni olarak şu zamana kadar karşılaştığım ve online öğrenme için tasarlanmış teknolojik öğrenme ortamlarının tümü, kullanıcılarını fazla beklentiye sokmasına rağmen sundukları yetersiz kaldı: Kullanışsız ve kafa karıştırıcı olmalarının yanı sıra esnek değiller. Yüksek motivasyona sahip değilseniz sizi adeta vazgeçmeniz için teşvik ediyorlar. Ben mümkün olduğunca en basit araçları kullanıyorum: Kolay kullanım için tasarlanmış olan internet siteleri ve uygulamalar. Facebook ve Google bunlara örnek. Hem öğrenciler hem de öğretmenler için kullanması oldukça kolay. Bu kullanışlı araçlardan bazıları:

– Aramalar ve dersler için Skype

– Mesajlaşma için Slack

– Görevler ve güncellemeler için e-posta

– Ödevler ve küçük çaplı testler için Google Forms

Siz ne yapabilirsiniz: Teknolojik platformların tüm öğrenciler, öğretmenler ve tercihen ebeveynler tarafından kolayca kullanılabilir olması gerekir. Eğer böyle bir sisteme sahipseniz şanslısınız. Değilseniz, sizin ve öğrencilerinizin aşina olduğu mevcut teknolojik çözümlere başvurun ve kurulum için mümkün olduğunca az vakit harcayın. Tüm dersi çevrimiçi hale getirme konusunda endişelenmeyin, öğrencilerin şu an ihtiyaç duyduğu görevleri ve kaynakları paylaşın yeter. Bu yaklaşımın bir diğer avantajı da, çoğu öğrencinin (özellikle de ilkokul öğrencilerinin büyük çoğunluğu) bunlara telefonlarından ulaşabilmesi. Bu sayede bilgisayar ve internet erişimi engelleri ortada kalkıyor.

Sonuç: Hemen kullanabileceğiniz basit teknolojik çözümlere yönelin.

6) Alışkanlık oluşturmayı kolaylaştırın

Yaşanan zorluk: Öğrencilerin bunu yapmasını nasıl sağlayabilirim? 

Katılımcıların alışkanlıklar oluşturmalarına yardımcı olmak için görevleri öngörülebilir kılmaya ve bir rutin haline getirmeye çalışıyorum. Yeni haftanın görevlerini içeren e-postaları katılımcılara her zaman pazartesi günleri gönderiyorum ve görevlerin son teslim tarihi de her zaman pazartesi oluyor. Ayrıca, haftada birden fazla görev istememeye özen gösteriyorum. Bir şeyi ne zaman yapacağınızı planlamak ve bunu yapmak için en iyi anı seçmek, işi yerine getirme olasılığınızı artırır.

Siz ne yapabilirsiniz: Görevler için öngörülebilir süreler ve rutinler belirleyin. Örneğin, Matematik veya İngilizce dersleri için her sabah gönderilen ve o gün tamamlanacak bir e-posta görevi hazırlayabilirsiniz. Diğer derslerin ödevlerini ise her Pazartesi veya Çarşamba gönderebilir ve bunlar için de istikrarlı bir son teslim tarihi belirleyebilirsiniz. Okulun mevcut zaman çizelgesine de bağlı kalabilirsiniz. Öğrencilerin bir alışkanlık oluşturmalarını kolaylaştırın.

Sonuç: Öngörülebilir ipuçları sunarak (ve tamamlama süreçlerini izleyerek) öğrencilerin çalışma alışkanlıkları oluşturmalarına yardımcı olun.